0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
177
Okunma
Ne zamanı belli ,
Ne ismi belli,
Ne yeri belli ,
Ne yurdu belli,
Belli olan tek şey Güneş gibi içini ısıtan bir duygu.
Bilmediğin bir çocuksu heyecan.
Ve Huzur...
Adını bilmiyorum ama...
bir gül açıyor yürüyüşünde,
sanki zamanı topuklarının ucunda tutuyor,
her adımında evren biraz daha susuyor.
Bakışı…
bir yangının tam ortasında donmuş bir kar tanesi gibi,
hem yakıyor
hem sonsuz bir serinlik bırakıyor içimde.
Elleri var —
dokunmasa da değen,
bir ipeğin sabrını,
bir rüzgârın cesaretini taşıyor.
Gülümsediği an,
bütün kurallar düşüyor aklımdan.
Mantık,
geçmiş,
gelecek…
hepsi bir anlık sarhoşluk gibi
çöküyor dizlerimin dibine.
Sesi…
deli bir huzur gibi.
Bir mum alevinde çırpınan kelebek misali,
tehlikeli,
ama büyüleyici.
O kadın —
bir şiirin henüz yazılmamış dizesi.
Bir yalnızlığın zarif özeti.
Bir çığlığın içe içe susmuş hali.
Ve ben,
o dizeyi ezberleyemediğim için
bir ömür sustum belki.
Onunla aynı odada olmak…
bir tabloyu içeriden izlemek gibi.
Hiç kimse anlamıyor,
ama ben,
sadece nefes alışından bir mevsimi tanıyorum.
O bir kadın değil sadece —
zamansız bir zarafetin delice yüzü.
Bir yitikliğin kimsesiz melodisi.
Bir çocuğun rüyasında gördüğü anne,
bir adamın düşte kaybettiği eş,
bir kalbin,
kendinden sakladığı tek gerçek.
Adını bilmiyorum ama
hangi aynaya baksam
onda kendimi daha çok buluyorum.
Ve ne zaman yorgun düşsem,
bir silüet beliriyor içimde,
ince,
beyaz,
usulca...
Ve ben fısıldıyorum sonsuzluğa:
"Seni delicesine seveceğim..."
5.0
100% (4)