0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
115
Okunma

Ey kükreyen dağ, gövdesi rüzgârla savrulmayan,
Ben karınca…
Toprağın kıyısında yürüyen bir sessizlik
Sen ise ormanların gür sesi,
Adımın duyulmadığı yerde
Senin adın fısıltıyı susturur.
Ben göz hizana hiç gelemedim,
Sen, yukarıdan bakarken dünyaya
Ben toprağın en ince çizgisinde
Kırıntı aradım hayattan.
Ama bil ki,
Küçüklüğüm bir eksiklik değil,
Yükümü kendim taşırım
Kimsenin arkasına saklanmadan.
Senin bir kükreyişin,
Benim bin titreyişimdir.
Ama korku değil bu —
Saygıdır,
Hayranlıktır,
Ve bazen...
İçinde zerre kadar cesaret barındıran
Bir bakışın dua gibi uzanmasıdır göğe.
Sen yırtıcısın,
Ben ısırmam bile.
Ama unutmadan söyleyeyim:
Biz de savaştık,
Kimi zaman devrildi sırtımızda dağlar,
Birlik olup yendik nice fırtınayı
Senin görmediğin yerlerde.
Aslanım…
Ben senden gölge istemem,
Ama bil ki bir gün
Ayağının ucunda bir yol görürsen,
O yolun taşlarını ben dizmiş olabilirim
Sessizce, tek tek, geceyle dost olup…
Senin gözlerinde güneş var,
Benim gözümde toprak…
Ama belki bir gün
Aynı göğün altında
Sen kükrediğinde,
Ben de susmadan dururum.
Ey büyük yürek,
Bil ki karıncalar da sever.
Azla yetinir, ama çok hisseder.
Ve eğer bu şiir sana ulaşırsa
Bil:
Bir karınca bile yazabilir aslana,
Çünkü kalbin büyüklüğü
Yalnız göğüste değil,
Onu duyanda da saklıdır.