0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
57
Okunma
Bir rüzgâr geçti, tenime değdi,
Kokun karıştı şehrin nefesine.
Adını duymadan, seni hissetmekti,
Ayrılık dediğin, ruhun çırılçıplak kalmasıydı gerçekte.
Bir gidiş, bin dönüşe bedel,
Her adımında bir çığlık saklı.
İsyanla baktım yollara,
Neden diye sordum yıldızlara,
Ve yıldızlar, cevap veremedi.
Gökkuşağına saklandım bir vakit,
Renkler anlatsın istedim sana olan hasretimi.
Ama sen yoktun, gök griydi,
Ve ben, yalnızlığa dokundum ilk kez.
Bir su damlasıydı içimdeki hayat.
Söyle, ayrılık böyle mi olmalıydı?
Bıçak sırtında yürüyen aşklar gibi,
İnsanın içini parçalayan,
Ve her zerresinde seni tekrar tekrar anımsatan.
Ey sevgili, yokluğun bir zulümdü.
Ben bu ayrılığın ortasında bir gölgeyim,
Yaşayan, ama yarım bir ruh.
Geri dön, diyorum geceye,
Ama yıldızlar susuyor yine,
Ve ayrılık, bir yara gibi içimde büyüyor.
5.0
100% (1)