0
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
209
Okunma

MUSTAFA KEMAL VE BEN
Yıl: 19 Mayıs 1919.
Düş kurmanın yasaklı olduğu günler.
Kurbanı olmasaydık bir ihbarın;
Salih,
Kazım,
Rıfkı ve ben,
uslanmayan hüznümün alnına kurşunlar sıkacak
ve firara çıkacaktık!
Firara çıkmadan evvel
Salih,
Kazım,
Rıfkı ve ben
Kızılay’da buluştuk.
Sakarya’da,
salaş bir meyhanede demlenirken vatan aşkına,
alçakça bir ihbarın kurbanı olmuştuk.
Zaptiyeler dört bir yanımızı sarmış;
içlerinden biri bağırmıştı:
“Etrafınız sarıldı!
Teslim edin düşlerinizi!”
Çınlarken duvarlar silah sesleriyle,
biz masada bırakmıştık gülüşlerimizi.
İnsanlar koşuşmakta,
devrilmekteydi masada kadehler.
Meyhane boşalırken usulca sokuldu garson:
“Aranıyormuşsunuz paşam.
Hemen arkadan kaçın!”
Salih,
Kazım,
Rıfkı ve ben
kaçmaya yeltenirken yakalanmışım!
Usumda Mustafa Kemal,
gözlerim bağlı,
üstelik bileklerim kelepçeliyken;
suçumuz neydi öğrenmeden vurulmuş ve düşmüşüm.
Oysa
Salih,
Kazım
ve Rıfkı’yı kurtarmakmış tek düşüm!
Kurtaramadan Salih,
Kazım ve Rıfkı’yı,
usumda tek kurşun,
son sözüm;
“Hadi siz kaçın!
Atatürk’ün vaat ettiği özgürlüğe kavuşun!” olmuş.
Ve sonra ben çoktan ölmüşüm.
Bu yüzden hep yaslı,
taş kaldırımlı Ankara sokakları…
Efkan ÖTGÜN
5.0
100% (3)