An bir anlam ant

Sıkıntılı zaman sokağı sırtına yanpiri
sarhoş kokusu sızıntı akşam gölgem
sabaha taşınan sinek vızıltısı ortalık
baş ağrım avuçlarımda kıvranan kuş
ıslak sokak lambaları gel git öz kırpış
karanlık peşimde koşar gece gölgem
birazdan indirecek perde çeker örtü

yılgın bir şiirim nazını yitirmiş aşk ağız
makyajsız halini saklarken sevgili melek
sirk çadırında direkler ip üstüne sürek
içimden çıkan her çılgın gölge azman
parmaklarımı gözlüyor ha de der gibi
emir bekliyor ecel Tarzan uzaklardan
ormanı üstüne örtmüş yaprak sarmal

canlı ot cansız yeşerir mi toprak ruha
karınca bürü ağaç şırası kabukta akik
kedi rüyasında korkular miyavlarken
ezan sesine baş yukarı köpek uluması
ben canım can kimde var kimde yok
ben dilim dil kimde var kimde yok
çoğumuzun kanı var kansızı var ot

yok olmak mekan değiştirmek çün
hangi dünya geçer perdeler aşa aşa
gezdim gördü herkes beni can ceset
gezdim kimse görmez beni hayalet
katman katman aştım susuz taştım
elle tutulmam gözle görülmem sus
istemesem istesem görüsün karşında
zaman ki vah kaç şekle kaç renge ah

Coşkûnî