18
Yorum
68
Beğeni
5,0
Puan
957
Okunma

yüzüm gömüldüğünde yastığa
görünmez zincirler kırılır
biter özlemek
kulağımda fısıltın
bir güvercin uçar
göğsümden
göğsüne
dokunur mektup
kara elmas geceye
süreriz gözlerimizi
arşın da üzerinde
hazır nazır kuşlar
sırdan nâr süzer
yer sofrasından
nasibini alamayan
ruhların nefesine
içimden içine uzayan yolda
ateşine su koştuğum
yarama tuz koştuğun
araya giren dağlarca hasret
mavisi bağıran gök
dirilen doğa
eflatun çiçeklerin yağışı
har üzerimize
yandıkça
çocukça hallerine
savunma-sızım
anla
kaç kahve içildi
keyifli keyifsiz
ağızlar dikildi
yuttuldu heves
gözlerinin aşiyanına
sığamadım
bilemedim
sen mi şeker
ben mi zehir
gönülden gönüle
ipekten bir yol
envai çiçeklerin açtığı
avluda
beni şiirle karşıla…
Vaha Sahra
29 Nisan 2025
23:10
5.0
100% (18)