1
Yorum
8
Beğeni
0,0
Puan
524
Okunma
Şimdi çığlıklar arasında kalmış yüksek bir sesin soluğundayım,
göğün derinlerinde yankılanan,
dalı kırılan bir ağacın düşüşü gibi
düşüyorum.
Rüzgar fısıltısıyla üşüten sırları olan "ben",
toprağın özlem dolu memleket kokusunda
içime çektiğim hayatları
soluyorum.
Hüzün, sevinç "su misali" akıyor gözlerime,
dilimin ucunda eriyen kelimeler,
geçmişin izinde sakladığım hikayeler
gözümün önünde canlanıyor.
Selamlaşıyorum hayatla,
dar sokaklarda yönünü kaybetmiş ruhumun
izini takip ediyorum.
Eşiğinde
kendi çığlıklarıma çakıyor şimşekler,
ölüyorum...
Düşlerimi savuruyor kırılgan anılar,
kırmızı "gün" batımı yüreğimde yankılanıyor,
yollarım örtbas, belirsiz, sessiz.
Gözlerimde birikir yağmurlar,
görüyorum...
Ölümle anlam bulmuş bir hikayede
yıldızsız geceyi yudumluyor veda saatim:
"görüşmeyelim."
Taha Bilal Mustafa Kekeç