6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1624
Okunma

bütün şiirlerde onun kokusu vardı
sizler hiç farketmediniz- okudunuz sadece
okudunuz
o’ nu hiç farketmediniz
ruj kullanmazdı mesela
dizeleri renklendirmek için
saydam şeffaf ve çırılçıplak utanmaz ve aymazdı
o
sevişirken
siz göremezdiniz
dokunurken en can alıcı yerine sözcüklerin
o’ nu hiç boyanırken görmediniz
bir keresinin haricinde
mezuniyet gecesinin protokol süslenmelerinde
ahhh ne güzellikti o
elinden çekerken nezaketin kurallarını
elektrik üreten dinamolar kadar çarpıcı ve sokulgan
ve her zamankinden daha atılgan
nasıl olunuyorsa dokunuldukca utanmasız
öylesinden işte
söke ovasının ayçiçek tarlarında güne bakan bir gülüş
güneşin yüzünü kapatmayan
siz ona hiç benzemediniz
hiç ama
hiç
devrim gibi yürek olup bana dokunamadınız
sandınız!...
her dokunuşta bir yerlerde o kadın
içimden bir yol türküsü sızı ve ağıttınız
ne kadar da çoktunuz
ne kadar
körolası mavi gözlerinde umut eksiltmeyen
o’nun
onun yokluğundan faydalandınız
paydacılık ve eşitlik
hep ilk adımdan sonrasıydınız
bütünsüz ve noksansız eksilmelerin ayışığında
farkında olmadınız
ben sizde hep o’ nu sevdim
nedensiz
nedeni olmalı mıydı aşkın ya da devrimin
şiirin bir yerinde durmalı mıydı
ya da her yerinde varlığına sessizce dokunan
harflerin içinde bir adı olmalı mıydı
dizelerin içinde düşleri
ve şiirin bütününde hep onun gülüşleri
hep ben yazdım siz hiç okumadınız
mavi dedim, umut dedim, aşk dedim
evrenin en görünmez kerterizine çentik koymadan
yürüdümse
ben hep sizlerde o kadını sevdim
farkındasız seviştiniz...
şimdi
yorgun balıkcının düşlerinde
o
kadın
solgun yüzünde bir deniz uyumakta
rahat bırakın...