32
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
2016
Okunma
hey gözünün yağına can akıttığım reis
şimdi kopacak fırtına
damından geçtik, heder olup gideceğiz
üç âğa üç can sevdası katık/ değer mi
sürüklenişimiz
boğaz ağzından gelen sular yaslanıyor
hereke ipeklerine
âhımızı almış kadıköy/ kuşluk vakitlerinde
vâhımızı mavilikte kutsamış
tufan işte
nuh’ un gemisinden bir tek o geride kalan
bir tek yekpare öpücük
mavi üstü duman, aman ki ne aman
yine geldi oturdu işte
ta şurama, yanı yanıma, canı tenime
mercimeği fırında pişiren köftecinin güzeli
adın batmasın emi istanbul
bunca yıldan sonra da olmazki böylesi
üşümeye başladım şimdiden
rüzgara pupa yelken giderken
kara kaplı kitaplara yazılmış
incir yaprağı geçiştirmeler
bir kere daha tutar mı ellerimi/ ellerim sıcak
yağmura yakalanmış gülüşmeler geçiyor sokaklardan
güneş görmemiş mavi saçlı sevgilinin
bakir zifatlarında sevişmeli derken
gün eleyen yosma yosunlar çırılçıplak beklemekte
neden ki bu kadar acelen
gitme
gitmeli misin şimdi
hemen mi?
yasak savan düşlerin gemini boşaltan
intihar kanatlısıyım
seviş benimle!
önceki dem çekiş özleminin bin yıllık bekleyişinde öfkeyle
saatlerce
kadıköy rıhtımında aşkcıllayan martıların hatırına
can cekiyor işte çavuş üzümleri
göz bebeklerinde dirilik/ üşüyorum
ey gözünde deniz tütsüsü
buğusu hüzün kokan yar
rüzgara terso dururken/ ellerim sıcak
üşütme beni giderken
çatlasın varsın hasedinden istiridyeler
yeri de yurdu da bir kabuk
yerden kabuklar ayrılınca ikiye
inci dem çocuklar ölüyor inceden
ey yar!
filizkıran düşlerimin kara balta acıtması
çocuklar ölünce içim yanıyor.
de ki
bu çocuklar
kavimler göçünden arta kalan
de ki
fazladan dı bunlar can/ canım yanıyor
bugün;
ölen çocukların
ve ağlara takılmamış balıkların
yasını tutuyorum ...
Maviden Umut Kesmeyen Şiirler