0
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
295
Okunma

ADAM VE KADIN
Adamın yıkıldığı andı,
o kadının başka sözcüklere düştüğü an!..
Adam;
neden,
niçin demeden,
sebebini bilmeden,
karşılık beklemeden sevdi.
Kadın;
aşka nadan,
sevgiden yoksun,
mazbut gerçekleri vardı.
Adam;
kalabalıklar içinde bile yalnız yaşarken,
yani peygamberler bile doğmadan,
vahy’ler indirilmeden yalnızlığa secde eder,
yalnızlığına tapardı.
Kadın’a;
Esmaül hüsna bilinmeden, Rahim ve Rahman,
koruyucu,
esirgeyici ve bağışlayıcı olduğu,
vahy edilmişti çoktan.
Adam;
nihayet öğrenmişti kainatın bir yaratıcısı
ve Tanrının, Rahim, Rahman’ın ise, rahimde kadın olduğunu.
Ve o kadın,
adamın serçe gibi çırpınan yüreğine bir aşk doğurduğunu.
Kadın;
adamın kulağına fısıldayarak aşkı, yalnızlığın bir tanrı olmadığını
ve kendisinden başka ilah,
secde edilecek kıble olmadığını anlattı.
Adam;
tövbe istiğfar eyledi,
kıbleye yöneldi,
şehadet getirdi.
“Ey aşkı yüreğime fısıldayan kadın,
bir yanlıştaydım.
Kimse varlığından sözetmedi.
Arı,
duru bir sevdayla kapına geldim.
N’olur affat beni.” Dedi.
Kadın;
buruk bir tebessümle döndü,
geride bıraktığı yıllara baktı
ve döndü zamana.
Adamın gözlerine baktı
ve başını öne eğerek ekledi;
Ben böylesi bir sevgiyi, böylesi bir aşkı yaratmadım ki sende.
Ben yoktan var etmedim ki seni.
Bugüne kadar neredeydin
sen?
Adam;
affedildiğini,
yaratıcısının izniyle aşk cennetine kabul edildiğini anladı.
Özüm dedi,
balım dedi,
nefesim dedi,
Umay’ım dedi,
Tanrım,
taptığım,
imanım,
kıblem dedi,
secde eyledi.
Ve sonra,
nedenini,
niçinini bilmediği bir suçtan dolayı aşk cennetinden kovuldu.
Adam;
tekrar ilk inancı yalnızlık cehennemine döndü
ve içine gömüldü.
Kadın;
başka sözcüklerde,
başka bir kimlik yarattı.
Adam;
yalnızlık cehenninde yandı kül oldu!
Efkan ÖTGÜN
5.0
100% (1)