6
Yorum
26
Beğeni
5,0
Puan
1054
Okunma
kaburgam kırıldı çıkmadı sesim
hükmün tarlasında düşürdüm tanıklığımı
hançerem yıkıntılar içinde yapayalnız beytullahim
ey satrapların en zalimi
yasalarınız yüzyılın çürümüşlüğü
renk renk sakız ağzımda
göğsümde kardeşsizliği halklarınızın
dünyayı öküzün boynuna oturtan
ve satrapların kucağına
ateş içen bir zamandı
sahranın sıkıntısından döndüğümüz
düşlerim yıkıldı patlamaların geometrisinden
yaralandım bomboşluğunda gözlerinin
sözün ve insanın
bahçelerin ve kavşakların
bomboşluğunda yaralandım.
bu kimin saati arınmayı ve üzgünlüğü hatırlatan
bu kimin saati güleryüzlü ışıklar takınmış
bu kimin saati biricikliğini koparmış gecenin
bu kimin saati yineleniyor bilincin ve ilmin kurtarıcılığına
bu kimin saati sezdiğimiz ve dahi sızdığımız metinler arası
parıldayan ve fışkıran küçücük ellerinde yalnızlığın
takatim kalmadı beklemenin mezarı bu
şimdinin ve sonranın esintisine
durmaksızın akan kan ve irin karıştı
saflığın sesi zayıf bir kız çocuğu
güneşi batmış kayboldu karanlıkta.
5.0
100% (8)