13
Yorum
56
Beğeni
0,0
Puan
1642
Okunma

andolsun ki soyabilriz kabuğunu bu cehennemin
haktan uzağa fırlatılmış ahı kaldırıp yerden
sürüp göğsümüze
götürüp tam üç kere başımızdan bulutlara dek
rüzgârla salınan dallardan
sözü sözle yıkayarak.
bir çiçeğe bir ince nazarla yaklaşıp
andolsun içimizden içimize yükselen sesin
duaya duruşuna denk kırılmasına.
nerede yavaşlardı hakikat?
bütün hüzünlü başlangıçlar adına
aldım bastım bağrıma kitapların en ulusunu
bir karıncanın edasıyla hürmet ettim
sözümü şirkten arındıran
ıslak bir çift kanada yemin verişimdi
bir nehri andırıyordum enginliğinde durmanın
biçimlerin eriyip gittiği zamanın en berisinde
tıkanmış bütün boğazlarda bir şilepti söz
yeterince yorgun
yeterince beyaz
yeterince yalnız
yeterince sıkılmış
kalbim ışıltılı bir ümitsizlik
bir başka dünyanın mümkünü
bir başka başlamanın bahçelerine revan
andolsun çırpınışına yaralı ceylanın
başında bir gökkuzgun
çağırdı bütün kalkışları
ve ben orada gittim.