3
Yorum
20
Beğeni
0,0
Puan
774
Okunma
olması gerektiğinden daha fazla
yolların dönülmeyen bütün eğimleri
hırçın bir çağın çatırdamasına benzeyen
evlerin bir odasından diğer odasına uzanan yalnızlıklar
taş duvarların diplerinde
hep daha fazla suskun
hep daha fazla kalmış
hep daha fazla yenilmiş
hırpalanmış bir ağaç gibi
içime doğru biraz daha büyüyen
bir daha hiç istemeyecekmiş gibi hiçbir şeyi.
bazen kulağımda bir lunapark çınlaması
unutulmuş fotoğrafların siyah beyazı
içimde darmadağın bir hüzün
içimde bir daha bulunamayacakmış
bir daha hiç duyulmayacakmış
bir rüzgârın suya değmesi hayranlığı.
indiğim bütün basamaklarla beraber
kulelerin ve minarelerin yoldaşlığı
ve sırtımda bütün ihmal edilmişliklerin yükü
sol böbreğimin cesaretiyle delik deşik
bir kurtulamayış acemiliği.
gitmekle müjdelemiştim geldiğim her yeri
olması gerektiğinden daha fazlası olmadım
kışkırtıcı bir sevincin ve dahi hüznün
omzumda bir unutuş kuşuyla
dönmeyişin en çok bir gidişe benzediği
yolun en çok yola uzadığı bu elim
zamanın büküldüğü uykuların ehli.
bir çocukluk rüyasındaki fil kalkışı
ayağımı sürtmüşüm gibi senelerce
bir yol haritası içimdeki defineye
kanatlı kanatsız bir uçmak
sancılandığım yerden kabuğuna dokunduğum kelimeler
yaraların kalbine doğru hücumu
işte içimde şahlanan
ve dahi saklanan bu ulu seferberlik.