4
Yorum
23
Beğeni
0,0
Puan
1211
Okunma
bir türlü sığışamadığı bir sığınaktı dünya
akşamı ışıltılı merhameti aksanlı.
biri çıkıp gelsin istiyordu yokuşlara üfürsün
uçsuz ovaların sessizliğine
yerde sürünen kalbe
yüksekte gezen düşünceye
bir durmak bir bakmak
bir dehşet üfürsün.
çok yanlış ve çok güzel bir lekeydi gözleri yüzünde
kendi içinde çok içli bir kemirgen
çok süssüz bir şüphe.
kırk kapının hükmü kırkında da unutmaktı
günün saçlarında solduğu
kayda geçmemiş sözler dolusu metin.
bin yıldız ışıtamadı geceyi
vaktin şekilsizliği üzerine onarsa zamanı biri
sakinliğini kaybeden asra ant içse
çıplak ayaklı çocuklarla koşan rüzgâr ve gülüne
biri atlı ve fakat atı kanatlı
işitmenin kenarında çok beklemiş
dünyanın hüznünü yırta yırta
susmayı anlatsa
susmanın suya nasıl katıldığını.
hayretler içinde debelenmekle beraber
yine bir nuh yeni bir gemi.