Adını yazıyor su Bir buluta, yağmura Toprağa sonra çatlayarak Güneşe doymayan bir damlaya Yakılan sisli ağıtta
Kendimize bakıyoruz boş, boş Gözlerle öylece, göğüslerimize, içine kafeslerin Uçamazdı ki ruhlar buzlu aynalardan, Kim çocuk kalıp geçebilirdi o kervandan Gelinliklere sarıyorlar kuş tabutlarını Tanıyamıyorsun kendini Geleceğini ,tükendiğini yavaş yavaş Uzaklara ,umut diyerek kendi taşından Eksiltip ,sektirdiğini Geliyor karasına boyamaya yüzünü kanlı eller Gitmiyor alın çizgilerini katamadığın savaşım Ağır düşünceler mezatına damla, Yürek ateşin başına Satsak, savsak kendimizi yok pahaya Dönüp geliyor yarınlı tezgahlara İç seslerin vahşileri
Sahillerimize kalıyor su Banklara, takatsiz tepkilerin sayıklamalarına Çay arası dinletilere Gecemize, dalga, dalga Haramdan sayılan uykuların Fırtınalara evriliyor su İnsanı terkedip, unutmaya
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Kendi kendimle çeilişki içindeyim. Bir yanım insanları sev, anla; insan doğuştan kötü değildir; şartlardır onu kötü kılan, diyor. Öte taraftan karşı çıyor diğer yanım. Sakın ha, güvenme, inanma söylenenlere, diyor. İnsan iki yüzlüdür, çıkarı , perstiji için öldürbilecek özelliğe sahiptir, diyor.
Biraz zorlanarak, bu tanımlamaya, kendimi de dahil ediyorum. Ben, ben hangi şart ve koşullarda kötülük yapabilecek konuma gelirim, diye düşünüyorum? Evet, hep düşünüyorum, cevabını bulmakta güçlük çekiyorum...
Söylemek istediğim, paradokslarla dolu kompleks bir yaratıktır insan. Anlaşılmaz, anlaması zor olan. Öyle ki, bırakalım yalan söylemesini, egosu için hile yapmasını, hayvanları öldürmesini, doğanın altını üstüne getirmesini; küçük, savunmasız bir çocuğa, gözünü dahi kırpmadan zarar verebiliyorsa, adı, insan değil, başka bir şey olmalı...
İnsan, su gibi aziz, hayat veren nasıl olabilir, mesela?
Evet, şiiriniz düşündürüyor. Söylencesi derindi, iyi ki, diyorum.
Bu analiziniz bana M. Gandhi'nin şu sözlerini anımsattı:
"İnsana inanmamazlık etmemeli. İnsan bir okyanus gibidir. Birkaç damla kirlense bile okyanus kirlenmez."
Evet, her şeye rağmen, iyilik direnç göstermeli, güç bulmalı ki kötücül düşünceler kalıcı yer edinemesin kolay kolay. Yoksa nasıl yaşanır o düşüncelerin apokaliptik çemberinde?
Geniş ve öğretici perspektifiniz için ben teşekkür ederim.
Bir çok ögenin, uyaran duyumun bütünlediği kozmopolit yapı insan. Sizinde yakın bir tanım da bulunduğunuz gibi Bu artılar ve eksiler karmaşasında iyi yanını öndeleyip insanın, yaşamını pozitif yanıyla sürdürmesi mümkün mü, elbette ki Haksızlıklar, acılar karşısında hümanizm sürdürülebilir bir duruş mudur, elbette ki İyilik güçtür, kısas haktır evet Bu hakkın vazgeçimi veya ahiret inancı olan biri adına diğer boyuta tehiri gerçek güçtür ki kendi adıma sahip olamayacağım bir meziyet
Bu içerikte, dolulukta gelince yorum seviniyor ve şaşırıyor insan ne derim diye
Çocukluğumuzu saymazsak bizler melek değiliz Sadece birbirimizi yürek kulağıyla dinleyelim, sıkça empati yapalım ve milyonların arasında bir tek de olsa aykırı sesin kendini ifade etmesine engel değil ,olanaklar tanıyalım. Herkes şarkısını söylesin, şiirini dillendirsin İyiyi anlatan, seslendiren mutlaka mutlaka sıranın, sözün önünde olacak ama yarın, ama öbürsü gün
Bu analiziniz bana M. Gandhi'nin şu sözlerini anımsattı:
"İnsana inanmamazlık etmemeli. İnsan bir okyanus gibidir. Birkaç damla kirlense bile okyanus kirlenmez."
Evet, her şeye rağmen, iyilik direnç göstermeli, güç bulmalı ki kötücül düşünceler kalıcı yer edinemesin kolay kolay. Yoksa nasıl yaşanır o düşüncelerin apokaliptik çemberinde?
Geniş ve öğretici perspektifiniz için ben teşekkür ederim.
Bir çok ögenin, uyaran duyumun bütünlediği kozmopolit yapı insan. Sizinde yakın bir tanım da bulunduğunuz gibi Bu artılar ve eksiler karmaşasında iyi yanını öndeleyip insanın, yaşamını pozitif yanıyla sürdürmesi mümkün mü, elbette ki Haksızlıklar, acılar karşısında hümanizm sürdürülebilir bir duruş mudur, elbette ki İyilik güçtür, kısas haktır evet Bu hakkın vazgeçimi veya ahiret inancı olan biri adına diğer boyuta tehiri gerçek güçtür ki kendi adıma sahip olamayacağım bir meziyet
Bu içerikte, dolulukta gelince yorum seviniyor ve şaşırıyor insan ne derim diye
Çocukluğumuzu saymazsak bizler melek değiliz Sadece birbirimizi yürek kulağıyla dinleyelim, sıkça empati yapalım ve milyonların arasında bir tek de olsa aykırı sesin kendini ifade etmesine engel değil ,olanaklar tanıyalım. Herkes şarkısını söylesin, şiirini dillendirsin İyiyi anlatan, seslendiren mutlaka mutlaka sıranın, sözün önünde olacak ama yarın, ama öbürsü gün
Narin'in kaçırıldığını ilk okuduğunda içim cız etti. Dedim ki inşallah sonu diğer çocuklarınki gibi olmaz, olumsuz haber almayız. O süreçte bütün haberleri okudum bütün yazılanlara baktım. Hep korkuyla bekledim, ne yazık ki korktuğumuzda oldu.
çünkü bu ülkede bu coğrafyada daha doğrusu genişletelim bu dünyada savunmasız olmak çocuk olmak kadın olmak ya da kavgacı olmamak yanlış algılanıyor. Ezen insanın iştahı kabarıyor.
Aslında Narin niye öldürüldü ? Narin'in ölümüne sebep olan olaylar neydi? O anne o amca o abi o aile o toplum niye bu kadar korkak ve duyarsız niye bu kadar acımasız. Bu acımasız merhametsiz yazımızın sebepleri nedir? Peygamber Efendimizden önceki o cahiliye dönemine yeniden mi döndük ? Şeytan ve nefsimiz niye bu kadar şaha kalktı.
Bütün bunlar aklımı kaç gündür kurcalıyor, bir çocuğu kucağına alıp onun Cennet kokusunu kokladığınızda ona asla zarar veremezsiniz. Zarar veriyorsanız kendinizi sorgulamanız gerekir ben neyim neredeyim bu cinnet bu cinayet mahalli neresi diye bir kez de kendimize sormak zorundayız. Ve kızmak küfretmek asmak kesmek yerine bu millete rehabilitasyon şart.
Sizin özellikle bu konuyu derinden hissetmiş olmanız ve şiirlerinizde bunu da aktarmanız okuru bu denli etkilemeniz çok anlamlı, çok güzel çok iyi bir örnek.
("Unutma ki şairleri haykırmayan bir millet / Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir” Mehmet Emin Yurdakul )
Negatif, kötücül yanlarımızı öyle semirttik ki Çürudüğümüzü bile farketmedik Ne zaman melek ölümleri yazılı, görsel dikilmeye başladı karşımıza Filistin de, ülkemizde, kentimizde Kendi o iğrenç kokumuzu duyumsamaya başladık yüreklerimizin ölü toprağından kalkarak
İdam diyorlar. Ya biz önce infaz yasamızı ele alıp verilen cezaların tamıyla yatılmasıni sağlayalım ceza kanunumuzda. Katil veya katiller ağırlaştırılmış müebbet alacaklar kesin bu vakada. Ölmeden çıkamasınlar dışarı, hak böyle olur, ceza öyle olur
Negatif, kötücül yanlarımızı öyle semirttik ki Çürudüğümüzü bile farketmedik Ne zaman melek ölümleri yazılı, görsel dikilmeye başladı karşımıza Filistin de, ülkemizde, kentimizde Kendi o iğrenç kokumuzu duyumsamaya başladık yüreklerimizin ölü toprağından kalkarak
İdam diyorlar. Ya biz önce infaz yasamızı ele alıp verilen cezaların tamıyla yatılmasıni sağlayalım ceza kanunumuzda. Katil veya katiller ağırlaştırılmış müebbet alacaklar kesin bu vakada. Ölmeden çıkamasınlar dışarı, hak böyle olur, ceza öyle olur
Yıllar öncesinde Hrant Dink’in bir anlatısı vardı Uzun yaşamını gurbet elde ömrünü vatanına hasretle geçiren bu toprakların evladı o günün ninesi Ermeni bir teyzemiz kimi kimsesi kalmamış ve Sivası ölmeden bir daha görmek istemiş meğer ömrünün son zamanlarıymış ziyaret etmiş ve orada da vefat etmiş. Köylülerde hemşerimiz deyip sahiplenmişler Müslüman mezarlığına gömmüşler. Aradan biraz zaman geçmiş yakınları merak etmiş Hrant vasıtasıyla akıbetini öğrenmek istemişler oda aramış bulmuş ve sonra dönüp yakınlarına demiş ki “ su çatlağını bulmuş, bırakın ait olduğu yerde kalsın”
Şiriniz belki gündemin izinde suyun bağrına bırakılan bir sancıya soluk veriyordu belki de bambaşka bir zaviyeden “ su gibi aziz ol” denilen bir memleketin kültür dünyasının ne kadar büyük kayıplarla ne kötü bir yere savrulduğunu anlatıyor belki de hiç biri, bilemiyorum.
Siz kıymetli şairin ufkunu ve müşfik kalemini bildiğimiz ve bizden bildiğimiz için, bizde bize yansıdığı haliyle dilediğimiz yerden alır doya doya hisseder yorumlarız rahatlağındayım bunun içinde ayrıca teşekkürler
Kaleminiz daim olsun tefekkür soluklarınız hep yükseklerde saysın
Sizden bilinmekten mutlu olurum, suyu dediğiniz açılımda düşündüm ve öylece karaladım Onun adı suydu, kuştu artık ne yazık Çok teşekkür ederim emek, yürek yoğunu yorumunuz adına
Sizden bilinmekten mutlu olurum, suyu dediğiniz açılımda düşündüm ve öylece karaladım Onun adı suydu, kuştu artık ne yazık Çok teşekkür ederim emek, yürek yoğunu yorumunuz adına
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.