6
Yorum
25
Beğeni
5,0
Puan
726
Okunma

(Kimseye söyleme sarıldığımızı,
sarılmak ölmüş bir ressamın en ünlü resmidir,
görürlerse satılığa çıkartırlar.)
yağmur henüz icat edilmemişti
yukarıda gökkuşağı bulutu
aşağıda papatya ölüleri
birbirlerini ağlatıp yıkıyorlardı yeryüzünü
yine de temizlenmiyordu irin akan kanallar
bir ara utanmıştı bundan insan
çiçek isimleri verildi sokaklara
sesi çıkmayan esrarengiz duygular
ve alacakaranlığa yollanan dilsiz yürekler
dönüp cesaretle akın etmişti sokaklara
mutluluğa benzer şeyler yaşanmıştı bir ara
sonra ayağa kalktı içindeki karşı konulmaz kötülük
ikinci kez yenildi insan
uzun sürmedi utancı
gözyaşıyla yönetilen ülkeler kurdu
başta birkaç kişiyken
demir ve baruttan ve
hırs denen o en katı elementten
imparatorluklara dönüştüler
ellerinde geveze kılıçlar
koşturdu tarih boyunca anlamın cellatları
yükseldi yukarıya tanrıyı öper gibi
içinde duygu olmayan bayraklar
düşünceye sıkılan yasal mermiler
o bayraklar için ölenler
sonra ölülerin isimleri verildi sokaklara
mezarlık kokusuyla doldu sokaklar
din kadar tapınıldı yüce kan
çok sonra fark edildi
üstünlüğün kan değil merhamet olduğu
göğü kaplayan şeyin krallık değil geçicilik olduğu
mürekkebi hiç bitmez tarihin
sesi kısılmaz
ne isterse onu yazdı tarih
ne isterse onu yazar tarih
yaşlılık kanatlarını çırpıp kırışmış yüzüne kondu insanın
kafasında mevsim sonu şapkası
tükenmek üzereydi organları
ağlıyordu boşluğa bakarak ayrılacağı için dünyadan
yaşamın gizine biraz daha tutunmak için değil
biraz daha hırs için ağlıyordu
yine de durmadı insan
çiçek hikâyeleri anlatıcılarının katliamcısı oldu
uçtu kötülüğün gümüş kanatlarıyla ovadan ovaya
ihbar etti hep düş kurmaya adanmış birkaç iyiyi
durmadı insan
sayısız bina kurdu şehirlerin içinde
tınnnn! diye
metalik bir ses yükseldi yukarıya tanrıyı öper gibi
öpücük: perdenin arkasındaki sevimli banknot!
sayısız kerhane kurdu insanların içinde
sayısız makam odası
sayısız kan, sayısız çölden oda
sayısız yenilgi
kurşunkalemle çizilmiş bir kapıydı bizim olan tek şey
o kapıdan giriyorum içeri her gün
sen ortalığa saçılmış başıboş harflerle
sarılmayı onaran mektuplar yazıyorsun
saatlerce sarılıyoruz o mektuplara
saatlerce o büyük aldatmacanın dışında kalıyoruz
5.0
100% (8)