5
Yorum
25
Beğeni
0,0
Puan
655
Okunma

çünkü
bütün çağlayanlar
suyun düşüşüdür
bir yatağa..
(...)
yüreğine,
göğüs kafesinden
tuzaklar yapıp
g-özlerini elleri ile
bağlamış insanların
çıkmaz sokağıdır burası..
kokuları /
korkuları yükselirken
yakılmış otlarının,
çatlayan toprak anlatır
suya hasret ki
duvarlar örülür bedene.
gök-
/yüzünün
renkleri
maviye uzak
gri bir hal alınca
dallarından terk eder
yuvalarını güvercinler
kanatlarını arar
yer çekimsiz kuşlar
ağırlaşır bebekleri
gözlerinin ki
düş vurgunu bedenler
yorgun adımlar taşır
odalardan odalara
ve boşluğu merdivenlerin
sonra
basamaklar
ve ağır
ve kor
ve demir ağıtlar eşliğinde
uğurlanır gidenler
gidenler kimi niçin terk edenler..
gidenler; gölgelerini peşi sıra
sürükleyenler
geride bırakılan tanımı zor,
yetisiz kalan dil bilgisince
sonra yersiz kalan ki
tanımı ancak
eksik susmalarda yer bulan
bir gırtlak mesafesinde
yutkunarak/ıslak
derin kuyularca
dudaklarına düşmüş
bir yeryüzü zamanı bulup,
saklarken düşlerini çocuklar,
kirli sokakların
cam kıran maç kaçkınları
gidenlerin arkasından
yakılan hayallerin
küle döndüğü yerlerde
kör/ebe oynarlar
yani bir yolu mutlaka bulunur
yaşamanın ki
seni burada bulacaklar
şayet kaybolursan..
kim bilir
bir gün
bir yerlerde
kal orda
o arada
olduğun yerde kal
çünkü
bütün çağlayanlar
suyun düşüşüdür
bir yatağa..
ve bekle..
bu şekilde
daha güzel kaybedilir
avuç içlerinle tutmuş olduğun
her şeyin
her şeyim ki
bilgece sözler edenler
oje konsantrasyonu
sol el-sağ el arası
matematiksel sürüş dengesi
ve ev yemeklerinin kokusu
karanlık korkusu..
yani hayatta
hep haklı olanlar
evet dünya yaşanmaz
hal aldığında
evet
sonra,
çok sonra kapatıp gözlerini
yüzünü arayacaksın/
en güzel halini arayacaksın
ben kıyılarında uyurken yüzünün
yüzüm gibi..
sadece gözlerini kapatmak
kurtarabiliyor seni kendinden
rüya bu..
herşeyin
iç/içe geçtiği bir rüya
benim hala uyuduğum
ve senin uyandığın..
(...)