3
Yorum
27
Beğeni
0,0
Puan
544
Okunma

içinde camdan atların koştuğu karanlığı kim çağırdı
sayılı günler sayılı saatlerde neydi neyin habercisiydi
gök yarılıp düşünce geceye altında kaldı
bahçemin ulu çınarları çatırdıyor
tavan arası
-tutuştu kuşlar alevlerden haberi yok masal perilerinin
tenha yollara revan oldu umudun ipekten yorganı
kocaman bir oyuk şimdi içimi kemiren
zihnimi neyle kimle dolduracağım hedefim yok
halefim yok ruhum kitli kapı
pencereler dar şimdi
incir ağacı dikildi yaşamın sol bacağına
divana durdu keder önüme serildi kıyamet
kanlı bir gök ıslak boşluk
yersiz yurtsuz bir serçe
ruhumu
çekiştiren
.........
uykulu
bir sardunyanın sessizliği kollarım
gümüş aynalara karanlığı vurur günlerin
şimdi kim güldürür kim sarar gönlün yaralarını
kim siler ruhumdan kederin parlayan
azgın gözlerini
dilsiz bir mendilin
akıttığı gözyaşını kim duyar
altın bir kafesin içinde kıvrılan yol alacakaranlık
boynuma çöker müzmin bir ağırlık
yüzümü sürer boş bir tarla gibi korkunun
adımları
-sığındığım kainatın yetim çocuğuyum
Tanrı kokusu var
döktüğüm her inci de açtığım her elde
anne şefkati var burnumun sızlayan direğinde
şimdi beni benimle bırak kıçı kırık dünya
yüküm ağır omuzlarım çökük
tüm geçmişi gömdüm içime
-bak kalbime bomboş...
ayşe uçar
04122023
arşiv