1
Yorum
32
Beğeni
0,0
Puan
659
Okunma

hangi şehrin ötesinden yürüsen ismail
hangi kapının bronz tokmağından tutsan
peşini bırakmaz yine de yalnızlığın sarkıtları
senin de içine içine devamlı üşüşür mü
sessizliğin azgın orduları
gözlerinde kuru otlar yeşerir mi
parmaklarından dudağına yürür mü yabanil kelimeler
dudaklarından gözyaşı öksürdüğün olur mu hiç ismail
mesela içindeki zindana birden fazla gömdüğün insan
yaşamaksa her gün ateşi azar azar sönen
güneş gibidir inan
zamanla üşürsün üşütürsün
kalbini yavaşlattığın hatta duraklattığın uçurum dipleri
aynalarla kuş dili konuştuğun hatta kendine küsmüşlüğün
kendinden saklandığın olur mu hiç ismail
sebepsiz kahkahalara boğulduğun sonrasındaysa
zırıl zırıl ağladığın
-deliliğinde aşamaları var ismail
insanlara
melül mahzun bakışlarından sessiz çağrı yaptığın
keşke kanatları olsa karamsar düşüncelerin uçup gitse
çok uzaklara bir daha hiç dönüşü olmasa dediğin
ah! keşke duvarlarında dili olsa bağırıp çağırdığında
onlarında öfkeyle şiddetle sana bağırdığı
yalnızlığın korkup kaçtığı
bir köşe olsa mesela
neyse
susmak iyidir aslında ismail
insanın susmasında kim bilir çiçeği körpe ne sırlar gizlidir
gürültünün borazan çığlığı gibi öttüğü bu çağda bu zamanda
insan kendini nasıl bulabilir ki içinde gürül gürül akan ırmağın
yanlış yöne gitmesine nasıl ket vurabilir ki
içindeki Tanrı coşkusunu nasıl canlı tutabilir insan
nasıl aşık olur nasıl özlem duyar taşa toprağa çiçeğe
onca çürümüşlüğün dibinde
çok yoruldum be ismail
fuzuli sözlerin kitabesini anlatmaktan
istersen eski hatıraların ışığını yakıp eski bir anı defterinde
buluşabiliriz seninle çocukluğumuzdaki gibi köşe kapmaca
saklambaç oynarız yine sobelenen kör ebe olur
bol bol gülüşür kuşlara masal anlatırız
gelebilirsen eğer
seninle suskun dağları paylaşabiliriz ne dersin
kar almış uçlarından kağıttan gemilere binip göğe yükselir
geceleri bir sürü yıldız yakalarız istersen ismail
ayşe uçar
06042024
09:35