2
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
465
Okunma

Bu günlerde hüzünlü bakıyorsun Mescid-i Aksa...
Toprakta bir kan kokusu,
Gözyaşları damar olup aksada
Umudumu ektigim kahverengi gözlü çocuk
Semaya bakar,
/İnsin diye Cibril sabahtan akşama.
Neşeli seslerin duyulmuyor,
Nefesin mi kesildi ey Kibley-i Münevvere?
Kulakları duymaz, etrafına bakmaz,
Müslimin başı secdede(!)
Dile kolay, gönle ağır yük bırakıyorsun
/Mescid-i Aksa...
Bir cami yanar,
Caminin duvarını tutan söğüt ağacı ağlar
Bir hastaneye nişan alır da kafir,
Arkasından koşamadığı beşiktekilerden
Korkarlar en çok da herkesten.
Yerin göğün sahibi görür, duyar.
Yanar koskoca Furkan da;
/tek bir sayfada bir satırı kalır;
“Şüphesiz Allah nurunu tamamlayacaktır...”
Mavi miydi gökyüzü Kudüs’ün
/sokaklarından yukarı bakınca?
Ümmet-i Muhammed’e ölü toprağı serpilmiş
İki dizlerinin üzerine oturunca?
Mevsimlerden sonbahar, aylardan ayaz vurunca
Bir minik kalbe hain bir kurşun sıkınca,
Kim var geride, beşikteki şehitten başka?
Dilediğine kılıcın keskin, nefretin ateşten bir ok..
Karış karış Gazze’de kalır sonunda bir Musa...
Yer yarıldı, gök inledi duyuramadın
/sağır olmuş müminlere...
Nefsinin kölesi olmuş bir avuç kurdeşene...
Nemrut’un ateşi yetmemişti ya
/ İbrahim’i yakmaya;
Sesin çıkmasa kalpten atarsın çığlığını,
Ucu yanık bir minberde...
dilemma
Ekim, 2023
Ankara
5.0
100% (6)