4
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
522
Okunma

Ne kadar da olsa iyi niyet, latife, güldürmez
Kıt geliyor anlamayana, had aşanı da biliriz
Gönül uçsa da alçaklardan okuyamaz bön bakan
Satar cakasını da esenliği bir yanına sığdırmaz.
Şu kendini tartabilmek en ulvi erdemmiş anladım
Hata yapabilme her kula ara ara uğrar imiş
Bir ders çıkarabilenlerle yürünürmüş de bu yol
Gönle zarar ise sözler sus, konuşma ve ağırdan ol.
Bilen bilir aşılan yolların tozunu, dumanını,efkârını
Ne kadar da kaçsan kibirden, dürter her an birileri.
Ahlara sığınmanın da yok kurtuluşu bu kesin
Sen beni değil ki özümde gönül kâbemi yıktın.
Her hezeyanının faturasını çıkarmak da var ama
İğne ve çuvaldız mevzuudur bu işler kanımca
Minnetle sarıldıkça feyz almak katacakken değeri
Çuval dolusu yenecek, besleyecekti. helak ettin inciri.
Senin için değil miydi şu koparılan fırtına
Karış karış, kulaç kulaç sen diye düşmüştük yola
Meğer bizi yolların amansız fırtınaları,yokuşları
Ve yerinde onların acımasız dev dalgaları değil,
Yaban eden duruşun, kırıp döken üç sözün
Dokunması etmiş yerle bir, ah yüreğim geçmiş ola.
Umudumuz bazı bazı geri adıma meyillidir belli
O geri adımlardır ki hayatın en hazza vasıta izleri
Devrilen bir masa değildir öfke nöbetlerinde bil
Yarınlara açılan kapıları da kapatandır şu şol dil.
Üzülme be deli gönül, sen narin bir çiçeksin
Koparılırsan toprağından elbette solacak, öleceksin.
Ve o zaman kırılan yerlerinin ki sayısı çoktur onun
Devasını yine sevgide, paylaşmada bulacak,
Kalan ne var ise bu yıkımdan sonra bile ve güçlüce
Zeminden fışkıracak, en mülayim halinle yeşereceksin.
Oğuzhan KÜLTE
5.0
100% (7)