4
Yorum
19
Beğeni
5,0
Puan
629
Okunma
.
.
Çocukluktu işte…
Sessizliğin, tenhaların kıvranışlarına vuruşuydu sanki tik taklar
Israrla
Siyah beyaz bir yaprak dökümünde…
Hep bir içe kanayış
Hep bir zihne musallat sızıntılar…
Aşinalığa boş verişlerin ölüm korkularına yol alışı yakın
Ama yine de, geceye belki bir veda gerek, kim bilir?
Belki bir vedanın ötesi
Belki de çok çok ötesi gerek, kim bilir?…
.
.
Yalınayaksın ve yaban bir maziyi duyumsayamamak az şey mi dersin?
Hele imkansızlığın böylesi bir bataklığına saplanmışken…
Bir yokluğun terennümüne bile infilak ederken düşünceler
Az şey midir ölümden az bir zamanı çalmaya kalkışmak…
Işıkları gaz lambalarına varası şehirlerin azlığında
Yaşamak kadar karanlığın geceye bıraktığı yıldız resitallerinde
Az şey midir, sevginin açlığına kalacağın bir kabusa uyanmak…
.
.
Sürgün bir vaktin elemine tutuşurken yine de özlem
İmgelenir durmadan koyu bir kaybetmişliğe
İçindeki o zalim, o serseri karaltılar…
Dönülmez bir göç yolculuğuna bulanmış bir kum fırtınası
Ve hörgüçlerinde maziye tutulu dağların ufka yaslanışı
Kara bir trenin dumanına bile hasret bırakır yürekleri
Seslere ve çığlıklara mahkumiyetlere isyan ederek…
Sessizce özlersin işte ansızın
Ve dersin içinden…
Çocukluktu işte…
Çocukluk…
.
.
Ve dalıp uyuyakalır dayanamayıp
Yanaklarından kan sızarken
İçimdeki çocuk…
.
.
5.0
100% (9)