Gün geldi ağladığım günlere ağladım. hz. ebubekir
redfer
redfer

Allah, bütün iyilik ve bereketlerin kaynağıdır

Yorum

Allah, bütün iyilik ve bereketlerin kaynağıdır

6

Yorum

23

Beğeni

0,0

Puan

860

Okunma

Allah, bütün iyilik ve bereketlerin kaynağıdır

KALEME ALINAN ESER ÜZERİNE BİR KAÇ SÖZ

Kur’an âyetleri şiir değildir.
Ancak düz bir anlatım da değildir. Onu okuyan herkes ondaki akıcılığı kolaylıkla fark eder.

Evet, o bir şiir değildir,
Fakat şiir gibi akıcıdır. Mânâ yönüyle ise şiirden çok çok farklıdır. Şiirde ekseriyetle hayal hükmeder, ifadeler mübalağalı olur. Kur’an’da ise, hayal değil, hakikat esastır, mübalağa değil, belâğat hâkimdir...

Bu eserde Kur’an’ı Kerim meali konularına göre ela alınacak.
İnsani sözlerden uzak bir şekilde mealin dışına çıkılmadan , yeni bir terkiple Kur’an’ı Azimüşşan’ın türkçe tercümesi okuyucuya sunulacaktır

Kur’an ayetleri fesahat içerir:
Fesahat; sözün lâfız, mâna ve âhenk itibariyle kusursuz olmasıdır. Diğer tâbirle, lâfızların söylenişinin tatlı, mânasının da söylenirken hemen zihne girmesidir.

Bu keyfiyetlerin birincisi, kelime ve cümle âhengi ile, ikincisi de kullanan kimsenin kelime hazinesi ve seçme kudreti ile alâkalıdır.

Kur’an selaset/akıcılık ve fesahat/açıklık açısından mu’cizedir. Yani selaset ve fesahatin zirvesinde bir üslub ve beyan kullanmıştır.

Belağat;hitâp ettiği kimselere göre uygun, tam yerinde, düzgün ve hakikatlı, güzel söz söyleme san’atıdır.
Yani muhatabın haline uygun söz söylemektir. Kur’an bu noktadan eşsizdir ve mu’cizedir insanları bu noktada âciz bırakır.

Beyan ve ifadenin en tatlısı ve güzeli, îcazdır/özlü anlatımıdır, yani az sözle çok şey anlatmaktır. Kur’an, çok büyük safhaları ve merhaleleri bir iki ayet ve cümle ile îcaz edip yani özetleyip diğer merhalelere/aşamalara intikal eder.
Bu intikal aralarında bir boşluk bir ahenksizlik değil bir tefekkür, bir te’vil sahası teşkil ediyor. Bu yüzdendir ki üzerine binlerce tefsir kitapları yazılmıştır.

Kur’ân’ın kelime ve cümlelerindeki nizam ve birbiriyle münasebetleri cihetinden de mu’cizedir.

"Ve denildi ki: ’Ey yer, suyunu yut. Ey gök, suyunu tut.’ Su çekildi, iş bitirildi ve gemi Cûdî Dağına oturdu. Ve ’Zalimler güruhu Allah’ın rahmetinden uzak olsun.’ denildi." (Hûd, 11/44.)

Çok büyük bir hâdise ancak bu kadar veciz ve öz bir ifade ile icmal edilebilir.

Kur’ân’da, varlık âleminin hakikatlerine ve İlâhî fiil, isim ve sıfatlara dair ifadelerinde nizam, âhenk ve fevkaladelik vardır.

Hikmet-i Kur’aniyenin karşısında beşerin hikmetli sözleri hikmet-i Kur’an’a karşı sukut eder.

Kur’anla meşgül olan asfiya ve evliya ve hükemânın hikmetli sözleri ,ancak Kur’anın hikmetini izah edicidir. Mukayese edilemez.

Kur’ân-ı Hakîm’in ayetlerinin bitişinde gösterdiği fezlekeler/neticiler ve Esma-i Hüsnâ cihetindeki üslub-u bedîîsi/ gözü gönlü okşayan uslubu eşsizdir.

Kur’ân’nın ayetleri dünya üzerindeki eser ve fiillerde İlâhî hakikatleri anlatır.

Kur’an, beşerin nazarına san’at-ı ilahiyenin dokusunu açar,gösterir. Sonra o Esmâ’nın örgüsünü akla havale eder.

Kur’ân’ın Cenab-ı Hakk’ın fiilerini açıklar ,bir özet halinde sunar

Kur’ân’ın, bazen mahlukat- ilahiyeyi bir tertiple zikreder. Sonra o mahlukat içinde bir nizam, bir mizanın olduğunu ve onun arkasında ki esma-i ilahiyeyi gösterir.

Kur’ân, bazen değişime maruz ve muhtelif keyfiyata sebep maddî cüz’iyatı zikreder. Onları hakikatin suretine çevirmek için nuranî, küllî esma ile birleştirir ona bağlar.

Kur’an ,kâh olur ki; ayetlerle geniş bir kesrete/çokluğa ahkâm-ı Rububiyet’i serer.
Sonra birlik ciheti hükmünde bir rabıta-i vahdet ile birleştirir. Veyahut bir kaide-i külliye içinde yerleştirir.

Kur’an, Kâh oluyor ki; ayetin zâhirî sebebini, icadın/yoktan var etmenin kabiliyetinden azletmek ve uzak göstermek için müsebbebin gayelerini, semerelerini gösterir.
Tâ anlaşılsın ki, sebep yalnız zâhirî bir perdedir.

Kur’an, âhirete ait İlâhî fiilleri anlatırken, dünyada müşahede edilen fiillerle kalb ve zihinleri ikna eder.

Kur’ân,cüz’î hâdiselerde,İlâhî isimler vasıtasıyla, muhitin/etrafın,çevrenin hakikatlerini gösterir

Kur’ân, bazen insanın isyankârâne amellerini zikredip şiddetli bir tehditle zecretmesi/zorlaması, sonra şiddet-i tehdit, ye’se ve ümitsizliğe atmaması için rahmetine işaret eden bir kısım esmâ ile hâtime/nihayet verip teselli eder.

Kur’an-ı Kerim Allah’ın ezeli ilminden süzülüp geldiği için beşerin yazdığı kitaplar gibi sınırlı ve kayıtlı değildir. Bir kelime ya da cümlesine sayısız manalar yüklenip anlam çıkarılabilir.

Zaten kelime ve cümlenin genişliği müellifin kast ve iradesine bakar. Yani her mana arkasında o kast ve iradenin bulunması lazımdır ki, müellife mal edilebilsin.

Allah’ın ilmi ezeli ve ebedi olduğu için, kelime ve cümle kurgusunun muhtemel bütün manalarına refakat edip onları sahiplenir. Bu husus insanların eserlerinde çok mahdut ve kısır kalır.

Zira insan iradesi ve ilmi cüzidir. Cüzi külliye kapak olamaz. Öyle ise Kur’an’ın kelime ve cümlelerinde sonsuz manaların bulunması tabi ve olağan bir şeydir.

Bütün bu mana ve incelikleri muhatap kitlesinden sadece bir cüzünü teşkil eden insana hasretmek yanlış olur. Kur’an’ın muhatapları sadece insanların avam kısmı değildir.

Kur’an şakirtleri/öğrencileri içinde Hazreti Peygamber (asv)’den tut ta basit fikirli avam bir insana kadar muhtelif tabakalar vardır.

Kur’an muhtelif tabakalara hitap ettiği için elbette mana yönünden çok zengin ve sınırsız olması gerekir. Her insan kendi kameti kıymetince ondan istifade eder.

Ben kendi cüzi istifademi esas alıp "şuna ne gerek vardı" dersem benden üstteki müşterilere haksızlık etmiş olurum.

Allah Resulü (asv)’ın bir ayetten aldığı feyiz, bazen bir peygamberin ömrü boyunca aldığı feyze mukabil geldiğini düşünecek olursak, Kur’an’ın ne denli eşsiz muhataplarının ve istifade edenlerinin olduğunu görürüz.

Sahabelerin Kur’an’ı bütün hasse ve duyguları ile emdiğini ve muhteşem bir mana erleri olduğunu bütün İslam alimleri itiraf etmişlerdir.
Bir Hazreti Ebu Bekir ve Ali (ra)’in Kur’an’dan aldığı feyze bütün ümmet birleşse yetişemez.

Kur’an’nın ibareleri bir levha gibidir, sadece kainat sahnesine işaret ediyor. Kainat sahnesinde ise tefekkür edilecek sayısız mana ve incelikler mevcuttur.

"Okyanustan bir damla" ibaresi bu kainat sahnesinin genişliğine işaret etmek içindir.

Mesela, Allah’ın tevhidine delil nedir, denildiği zaman bir elma gösterilir ve onun üstünde ispat edilir. Elma bir damla, elmalar bir göl, sair meyveler bir deniz, diğer mahlukatlarla beraber hepsi okyanus, tüm kainat ise sonsuz bir bahr-ı ummandır. Kur’an’ın nuru bu bahr-ı ummandan sadece bir damladır.

Tefekkür noktasından bizim nazarımıza belki bir damla, bir göl bir, deniz kafi gelebilir, lakin koca gözleri olan Cebrail, İsrafil, Azrail, Mikail (as) gibi varlıkların yanında bu alemler bir toz zerresi gibidir.
Hem kainat hem Kur’an onlarında kitabı, onlarında rehberidir, sadece insana bakmıyor.

Ayrıca Hazreti Peygamberimiz (asv)’in bu meleklerden daha üstün olduğu düşünüldüğünde, onun istifade alanının ne kadar geniş ve külli olduğu takdir edilir.

Özet olarak, Allah Kur’an’ın sayısız manalarını okuyacak sayısız mahlukatı ve nazarı yaratmıştır. Öyle ise okyanus tabiri hafif bile kalır.

Öyleyse gayret bizden, başarı ancak Allah’tandır



Peki onlar,
gökleri ve yeri yaratan Allah’ın,
kıyâmet gününde kendilerini
aynı şekilde yeniden yaratabilecek
güce sahip olduğunu

ve onlar için geleceğinde şüphe olmayan
bir ecel belirlediğini
görmüyorlar mı?

Ama zâlimler,
yine de inkârlarında diretmektedirler. (1)

Bütün bunlar gösteriyor ki,
Allah hakkın ta kendisidir;
hiç şüphesiz ölüleri O diriltecektir
ve O her şeye hakkiyle güç yetirendir. (2)

Kendilerine karşı
savaş açılan müslümanlara,
zulme uğradıkları için
savaş izni verilmiştir.

Allah’ın,
onlara yardım edip
zafer bahşetmeye elbette gücü yeter. (3)

Gökten belli bir ölçüye göre
su indirip,
onu yeryüzünde tuttuk
ve yeraltında depoladık.

Unutmayın ki,
bizim onu yok etmeye de
elbette gücümüz yeter. (4)

Allah,
hareket eden her canlı varlığı
sudan yarattı.

Onlardan
bir kısmı
karnı üzerinde sürünür,
bir kısmı iki ayağı üstünde yürür,
bir kısmı da dört ayağı üstünde yürür…

Allah ne dilerse onu yaratır.
Şüphesiz Allah,
her şeye güç yetirendir. (5)

İnsanı sudan yaratıp,
onu soy ve evlilik bağlarıyla
büyük bir nesil hâline getiren de
O’dur.
Senin Rabbinin gücü her şeye yeter. (6)

De ki:
“Yeryüzünde gezip dolaşın da
Allah’ın varlıkları
ilk defa nasıl yarattığına ibretle bakın.

Allah,
kıyâmetten sonraki âhiret hayatını da
işte böyle yaratacaktır.
Şüphesiz Allah’ın her şeye gücü yeter. (7)

Sizi güçsüz bir halde yaratan,
güçsüzlükten sonra size kuvvet veren,
kuvvetli döneminizden sonra
sizi tekrar güçsüz
ve saçı başı ağarmış ihtiyar hâline getiren
Allah’tır.

O,
dilediğini yaratır.
Çünkü O,
her şeyi hakkiyle bilen
ve her şeye gücü yetendir. (8)

Bütün övgüler,
gökleri ve yeri
herhangi bir örneği olmaksızın
yoktan yaratan,

ikişer, üçer, dörder kanatlı melekleri
emirlerini yerlerine ileten elçiler yapan
Allah’a mahsustur!

O,
yaratmada dilediği ölçüde artırmaya gider
ve yaratıklarına dilediği kadar
fazla özellikler de verir.
Çünkü Allah’ın her şeye gücü yeter. (9)

Rasûlüm!
Eğer seni yalanlıyorlarsa,
üzülüp ümitsizliğe kapılma!

Çünkü
senden önceki peygamberler de yalanlanmıştı.
Bütün işler neticede varır Allah’a dayanır
ve O neye hükmederse
O olur. (10)

Gökleri ve yeri yaratan Allah’ın,
insanlar ölüp yok olduktan sonra
onları aynı şekilde yaratmaya
gücü yetmez mi?

Elbette yeter!
Çünkü O,
her şeyi tam ve mükemmel bir şekilde yaratan,
her şeyi hakkiyle bilendir. (11)

Gerçek bu iken,
Allah’tan başka işlerini havale edecekleri
dostlar mı ediniyorlar?

Oysa
işlerin kendine havale edileceği gerçek dost,
asıl koruyucu yalnızca Allah’tır.

Ölüleri diriltecek olan da
O’dur.
O’nun her şeye gücü yeter. (12)

Yoksa onların
Allah’a koştukları ortaklar var da,
bunlar Allah’ın izin vermediği şeyleri
kendilerine din diye kabul ettirmek istiyorlar,
öyle mi?

Şâyet
Allah’ın azabı ertelemeye dâir sözü olmasaydı
aralarında çoktan hüküm verilir,
işleri bitirilirdi.

Hiç şüphesiz zâlimleri,
can yakıcı bir azap beklemektedir. (13)

Yahut erkekli, kızlı,
ikisinden de verir.
Dilediğini de kısır bırakır.

Şüphesiz O,
her şeyi hakkiyle bilen,
her şeye gücü yetendir. (14)

Peki onlar,
gökleri ve yeri yoktan yaratan,
onları yaratırken asla yorulmayan
ve hiçbir zayıflık göstermeyen
Allah’ın,

ölüleri yeniden diriltmeye
gücü yeteceğini
hâlâ anlamadılar mı?

Evet,
gerçekten O’nun her şeye gücü yeter. (15)

Henüz elde edemediğiniz
daha nice ganimetler
ve nimetler var ki,

Allah
onları ilmi ve kudretiyle kuşatmış
ve bunları size vereceğini takdir buyurmuştur.

Allah,
her şeye hakkiyle güç yetirendir. (16)

Göklerin ve yerin mutlak mülkiyeti
ve hâkimiyeti
yalnızca O’nundur.

O,
diriltir ve öldürür.
O’nun her şeye gücü yeter. (17)

Allah’ın savaşsız olarak onlardan alıp
Peygamberi’ne ganimet olarak verdiği
mallara gelince,

siz o malları elde etmek için
ne at koşturdunuz,
ne de deve!

Fakat Allah
peygamberlerini
dilediği kimselerin üzerine gönderir de,
zâlimlerin kalplerine korku salarak
savaşa gerek kalmadan
onları yenilgiye uğratır.
Allah’ın her şeye gücü yeter. (18)

Yedi göğü
ve yerden de bir o kadarını yaratan
Allah’tır.

Kâinatın işleyişi
ve varlıkların hayatlarıyla ilgili ilâhî buyruklar
bunlar arasında iner durur ki,

böylece
Allah’ın her şey üzerinde
mutlak kudret sahibi olduğunu
ve yine Allah’ın ilmiyle de
her şeyi kuşattığını bilesiniz. (19)

Ey iman edenler!
İçten ve samimi bir tevbe ile
Allah’a yönelin.

Umulur ki Rabbiniz
günahlarınızı örter
ve sizi
içinde ırmaklar akan cennetlere yerleştirir.

O gün Allah
Peygamber’i ve onunla beraberindeki mü’minleri
utandırmayacak,
hayal kırıklığına uğratmayacaktır.

Onların nurları
önlerinde ve sağlarında koşturup
yollarını aydınlatır.

Onlar da:
“Rabbimiz!
Nûrumuzu tamamla
ve bizi bağışla!

Şüphesiz senin her şeye gücün yeter!” diye
dua ederler. (20)

Kâinatın mutlak mülkiyeti ve hâkimiyeti
elinde bulunan Allah
yüceler yücesi,
bütün iyilik ve bereketlerin kaynağıdır.
O’nun her şeye gücü yeter. (21)

Evet!
Hem de özel çizgileriyle birlikte
parmak uçlarına varıncaya kadar
bizim onu yeniden yaratıp düzenlemeye
gücümüz yeter. (22)

Peki,
bütün bunları yapan Allah’ın,
ölüleri diriltmeye gücü yetmez mi? (23)

Biz,
insanın yaratılışını
işte böyle gerçekleştirdik.
Ne mükemmeldir
bizim bir şeyi gerçekleştirme kudretimiz! (24)

Elbette
insanı yoktan var eden
Allah’ın,

onu
yeniden hayata döndürmeye de
gücü yeter. (24)

1) İsrâ / 99. Ayet 2) Hac / 6. Ayet 3) Hac / 39. Ayet
4) Mü’minûn / 18. Ayet 5) Nûr / 45. Ayet 6) Furkan / 54. Ayet
7) Ankebût / 20. Ayet 8) Rûm / 54. Ayet 9) Fâtır / 1. Ayet
10) Fâtır / 4. Ayet 11) Yâsin / 81. Ayet 12) Şûrâ / 9. Ayet
13) Şûrâ / 21. Ayet 14) Şûrâ / 50. Ayet 15) Ahkaf / 33. Ayet
16) Fetih / 21. Ayet 17) Hadid / 2. Ayet 18) Haşr / 6. Ayet
19) Talâk / 12. Ayet 20) Tahrim / 8. Ayet 21) Mülk / 1. Ayet
22) Kıyamet / 4. Ayet 23) Kıyamet / 40. Ayet 24) Mürselât / 23. Ayet
25) Târık / 8. Ayet

Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Allah, bütün iyilik ve bereketlerin kaynağıdır Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Allah, bütün iyilik ve bereketlerin kaynağıdır şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Allah, bütün iyilik ve bereketlerin kaynağıdır şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Nurettin GÜLBEY
Nurettin GÜLBEY, @nurettingulbey
9.3.2023 20:14:33
Tebrikler Saygıdeğer Üstadım...Anlamlı ve güzel bir şiir,kutlarım...Selam ve saygılarımla...
Ertürk Mustafa
Ertürk Mustafa, @ert-rkcmustafa
9.3.2023 19:25:00
Muhterem
kitabı inşallah ne zaman okuyacağız
Allah'ın selamı üzerinizde olsun





ŞÜKRÜ ATAY
ŞÜKRÜ ATAY, @sukruatay
9.3.2023 14:22:38
Yüce Kur'an-ı Kerim için meal çalışmanızda Cenab-ı Hak'tan muvaffakiyet diliyorum.
Bu hayırlı gayretinizden dolayı ne kadar teşekkür etsek azdır, sağolun varolun, Allah râzı olsun inşallah 🙏
Sonsuz selam ve dua ile.
Allah'a emanet olun
Sakin Karakaş
Sakin Karakaş, @sakin-karakas
9.3.2023 11:06:27
Allah razı olsun. Sizden şiir okudukça huzur doluyorum. Kur an'ı Kerim'i ve Allah'ındır hükümlerini esas alan eserlerinizle eksiklerimizi tamamliyoruz. Allah nazardan saklasın kütüphane gibisiniz. Yolunuz açık olsun. Tebrik ederim
se
sedat hünker, @sedathunker
9.3.2023 10:49:27
Çok güzel şiir sevgiler saygılar selamlar sağlıcakla kal Allah'ın selameti üstüne olsun
Osman NALBANT
Osman NALBANT, @osmannalbant
9.3.2023 10:38:02

*** Allah’a yönelin *** şiirini, beğeniyle okudum. Nice güzel şiirlere diyor, Şair Arkadaşımı içtenlikle KUTLUYORUM...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL