Ödünç alınan son kuruşla ödenen ilk kuruş arasında tabii muazzam bir fark vardır. goethe
redfer
redfer

ya şehitlik ya zafer

Yorum

ya şehitlik ya zafer

5

Yorum

17

Beğeni

0,0

Puan

1422

Okunma

ya şehitlik ya zafer

ya şehitlik ya zafer

Peygamberimiz H.Muhammad Mustafa (s.a.v)in hatırasına ithafen yazılan
Hayat hikayesinin 108.bölümü

Allah’ın izniyle kitabın sonuna doğru yaklaşıyoruz...
Tüm dostlara gösterdikleri ilgi ve yorumlarından dolayı çok teşekkür ediyorum.



çarpışma şimşek çakışları süratinde başladı
bir anda yerler kana bulandı
tekbir sesleri
kılıç şakırtıları
at kişnemeleri
yaralı feryatları
harp naraları
birbirine karıştı

bir avuç mücahit
kafir üzerine yıldırım gibi düştü
Allah için ölmek arzusuyla yanıyorlardı
koca düşman ordusunu darmadağın ettiler
ağır kayıplar veriyordu bizans ordusu
sancaktarları bir bir öldürülüyordu
müminler kesin bir zafer kazanmak üzereydi

şehitler vardı ölümsüzlüğe ulaşan
yiğitler içiyorlardı şahadet şerbetini
Allah yolunda şehit olmak
sonra dirilip tekrar şehit olmak
yine diriltilip tekrar
şehit olmak istiyorlardı

Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın.
bilakis onlar diridirler
Allah’ın, lütuf ve kereminden kendilerine verdikleri ile
sevinçli bir halde
Rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar
arkalarından gelecek
ve henüz kendilerine katılmamış olan şehit kardeşlerine de
hiçbir keder ve korku olmadığını
ve kendilerinin üzülmeyeceklerini müjdelemek isterler’

ilahi müjdenin sevinciyle coşuyorlardı
cennetlere ermişçesine
yüreklerine mutlulukları doldurmuş
tüm kederlerini unutmuş
ebedi nimetlere
cennete koşuyorlardı

Allah yolunda şehit olmak,
sonra diriltilip tekrar şehit olmak
yine diriltilip tekrar
şehit olmak istercesine

arzulanan şahadet bambaşka bir güzellikti
şehitlerin bedenlerinden sızan kan kokuları
cennet kokuları etkisinde
cenk meydanını sarmıştı

melekler kanatlarıyla gölgelemişti onları
toprağa bulaşan elbiseleriyle
Rab onları huzuruna yükseltmişti
Allah Celle Celaluhu şahadetlerini
mübarek kılsın

*
hicretin 8. yılı cemaziye’l-evvel ayı
elçi haris hazretleri
dimaşk nahiyelerinden belka’a bağlı
mü’te köyüne varınca
bizans kayzerinin şam valilerinden
şürahbil bin amrü’l-gassani’nin yanına
çıkartılmıştı

şürahbil
hz. haris’in efendimizin (s.a.v.)’in elçisi olduğunu
öğrendiği halde hunharca öldürmüştü
elçisinin şehit edildiği haberini alan resul-i zişan
son derece müteessir oldu
sahabe-i güzin de fazlasıyla üzüldü

o ana kadar resul-i kibriya efendimizin
hiçbir elçisi öldürülmemişti
hz. haris,
hz. resulullahın şehit edilen ilk ve son elçisiydi
bu vahşice cinayet
çok büyük bir mana taşıyordu

doğrudan doğruya
hz. resulullah ve müslümanları
gönülden rencide eden çirkin bir hadiseydi
şürahbil bu alçakça davranışıyla
islama karşı olan derin kin ve düşmanlığını
ortaya koyduğu gibi,
devletler arasında cari
elçiye zeval olmaz temel prensibini de ihlal etmişti

hadiseyi değerlendiren resul-i ekrem
derhal bir ordu teşkil etti
3.000 mücahitten meydana gelen bu ordunun başına
kendi azatlısı olan zeyd bin harise’yi tayin etti

resul-i ekrem
zeyd bin harise’yi kumandan tayin ettiğini
belirttikten sonra şöyle buyurdu
zeyd şehid olursa, yerine cafer bin ebi talib geçsin
cafer şehit olursa, yerine abdullah bin ravaha geçsin
abdullah da şehit olursa
müslümanlar aralarında kendilerine kumandan seçsin

feraset sahibi müslümanlar
bu ifadelerdeki ince manayı kavramışlardı
gözyaşları arasında
ya resulallah, keşke sağ kalsalar da
kendilerinden faydalansak derken,
hz. resulullah hiç bir cevap vermeyerek sustu

ya sırasıyla kumandanlığa geçecek olanlar
onlar da akıbetlerini hz. resulullahın
bu yüce sözlerinde gizli olduğunu bildikleri halde
yola çıkmada zerre kadar tereddüt göstermediler
emri peygamberiye ruhu canla itaat ettiler

evet onlar, bile bile ölüme koşuyorlardı
bu ölüm normal ölümlerden farklı olacaktı
bu ölüm onları hayat mertebelerinin
en yükseğine ulaştıracaktı

şehitlik
gönüllerinde yatan tek gaye
i’lay-ı kelimetullah
ruhlarını saran tek arzu şahadetti
işte onları coşkun bir hava içinde
sefere çıkaran gaye ve arzu bu idi

üç bin kişilik islam ordusu
tek vücut haline gelmiş
harekete hazır bekliyordu
o sırada efendimiz
beyaz bir sancak bağlayıp
komutan hz. zeyd’e verdi

haris bin umeyr’in öldürüldüğü yere kadar gidiniz
orada bulunanlara islamı teklif ediniz
kabul ederlerse ne ala
etmezlerse Allah’ın yardımına güvenerek
onlarla çarpışınız diye emretti

mücahitleri uğurlamaya resul-i ekremle birlikte
bir çok müslüman da seniyyetü’l-veda’a
veda yokuşuna kadar gelmişti
resul-i ekrem burada durdu
mücahitlere şu emir ve tavsiyelerde bulundu

ben, size Allah’ın emirlerini yerine getirmenizi
yasaklarından uzak kalmanızı
müslümanlardan yanınızda bulunanlara karşı
hayırlı olmanızı
iyi davranmanızı tavsiye ederim

Allah yolunda
Allah’ın ismiyle savaşınız
ahde vefasızlık göstermeyiniz
küçük çocukları öldürmeyiniz
kadınları, yaşlanmış pirifanileri katletmeyiniz
ağaçları kesip yakmayınız
evleri yıkmayınız

Orada nasranilerin kiliselerinde
halktan uzaklaşmış
kendilerini tamamen ibadete vermiş
bir takım kimseler bulacaksınız
sakın onlara dokunmayınız

efendimiz (a.s.m.) sonra
ordunun komutanı hz. zeyd bin harise’ye de
şunları emretti

müşriklerden düşmanınla karşılaştığın zaman
onları üç husustan birine davet et
hangisini kabul ederlerse, onlara dokunma
sonra onları muhacirler yurdu olan medine’ye
hicrete davet et

davetine icabet ederlerse
muhacirlerin sahip oldukları haklara
kendilerinin de sahip olacaklarını
onların mükellef bulundukları vazifelerle
kendilerinin de mükellef olacaklarını bildir

eğer
müslüman olup yurtlarında oturmayı isterlerse
müslümanların göçebe araplar gibi olacaklarını
onlar hakkında uygulanan ilahi hükmün
kendileri hakkında da uygulanacağını
harp ganimetlerinden kendilerine bir şey verilmeyeceğini
ganimetten ancak müslümanların
yanında muharebe etmiş olanların
faydalanacaklarını haber ver

eğer
müslüman olmaya yanaşmazlarsa
onları cizye vermeye davet et
onlardan, bunu kabul edenlere dokunma
cizye vermeye de yanaşmazlarsa
Allah’ın yardımına sığınarak onlarla çarpış

eğer
muhasara ettiğin kale veya şehir halkı
kendilerini Allah’ın hükmüne göre
teslim almanı senden isterlerse
onları Allah’ın hükmüne göre teslim alma
kendi hükmüne göre teslim al
çünkü sen,
Allah’ın, onlar hakkındaki hükmüne
isabet edip etmeyeceğini bilemezsin

bu emir ve tavsiyelerinden sonra
resul-i kibriya mücahitlerle vedalaştı
artık islam ordusu
göz ve gönül yaşları arasında
medine’den uğurlanmıştı
hz. fahr-i alemin bizzat kendi eliyle verdiği
beyaz sancak
başlar üzerinde ihtişamla dalgalanıyordu

sinedeki yürekler
hz. resulullahın sunduğu sözler
verdiği öz ve ruh ile atıyordu
çölün saf, uçsuz bucaksız sinesine
süzülen mücahitler
kimlere ve hangi diyara gidiyordu

görünüşe bakılırsa suriye hududunda bulunan
reisliğini şürahbil bin amr’ın yaptığı beylikle
hesaplaşmaya gidiyordu
hayır…
bu, işin sadece dış görünüşü idi
hakikatte koca bir bizans imparatorluğunun
gururlu ,kibirli ordusuyla hesaplaşmaya gidiyordu

göğüsleri heyecan
cihada karşı aşkla dolu mücahitler
uçsuz bucaksız kum denizini
at ve deve sırtında aşmaya çalışarak
yollarına devam ediyorlardı

bu sırada
şürahbil’in kulağına islam ordusunun
medine’den hareket ettiği haberi ulaştı
şürahbil hazırlanmakta gecikmedi
kayser heraklius’a haber uçurarak
kendisinden yardım dileğinde bulundu

bu arada,
vadi’l-kura’ya gelip konmuş bulunan
islam ordusuna karşı da
kardeşi kumandasında bir askeri kuvveti
öncü olarak gönderdi
mücahitler vuku bulan çatışmada
komutan sedus’u öldürdüler
birliğini de bozguna uğrattılar
bu bozgun, şürahbil’in gözünü korkuttu

ilk saldırıyı başarıyla önleyen islam ordusu
vadi’l-kuran’dan ayrılarak
şam topraklarından maan’a gelip konakladılar
mücahitler burada korkunç bir haberle irkildiler

bizans imparatoru heraklius
rumlardan 100.000 askerin başına geçmiş
güneye doğru yürüyormuş
harp alet ve malzemeleri bakımından ordusu
son derece mükemmelmiş

kulakları çınlatan bu haber yalan değildi
yalan olmadığı için de
hz. zeyd, mücahitlerin görüşlerini öğrenmek istedi
konuşanların ekserisi şu görüşteydi

resulullah aleyhisselama mektup yazıp
düşmanımızın sayısını bildirelim
bize savaşacak er göndersin
ya da bu yolda yapmak istediği şeyi
bize emretmesini isteyelim

o zamana kadar konuşmayan
hep susup dinleyen biri vardı ki
konuşma sırası ona gelmişti
bu hem büyük bir şair
hem de emsalsiz bir kahraman olan
abdullah bir ravaha idi

komutan zeyd hazretlerinin
sorusunu kahramanca şöyle cevaplandırdı
vallahi, sizin şimdi istemediğiniz şey
arzulayıp o arzu ile yola çıktığınız şehitliktir
biz insanlarla
ne sayıca, ne silahça, ne de at ve süvarice
çokluk olduğumuz için değil
Allah’ın bizi şereflendirdiği
şu din kuvvetiyle savaşıyoruz

gidiniz…
çarpışınız…
bunda muhakkak iki iyilikten biri vardır
ya şehitlik ya zafer

mücahitler bu samimi ve yürekten sözleri
sanki abdullah bin ravaha’dan değil de
bir başka alemden kendilerine
bir seslenişmiş gibi dinliyorlardı
iman ve cihat aşkıyla yanan içler
bu sözlerle birden nurani birer alev halini aldı
vallahi ravaha’nın oğlu doğru söylüyor diyerek
cesaretle düşmana doğru yol almaya başladılar

tarih hicretin sekizinci yılı
cemzziyelevvel ayını gösteriyordu
yer, mu’te meydanı idi

bir tarafta yüz bini aşan
gururlu ve intizamlı hıristiyan bizans ordusu
diğer tarafta, üç bin kişilik
hasmına kıyasla gayet az
harp malzemelerinden mahrum
hz. zeyd kumandasındaki islam ordusu

birincisinde her şey var
bir tek şey yok
ikincisinde düşmana nisbetle hiçbir şey yok
sadece bir tek şey var
iman

uğrunda her şeylerini
feda etmek duygusuyla harekete geçen
dinlerinin sahibi Allah’a
iman ve O’nun yardımına olan itimat…

zahire bakılıp hüküm vermeye kalkıldığı takdirde
görünen manzara garip bir durum arz ediyordu
kıyas kabul etmeyecek bir çokluk
azlık karşı karşıyaydı

nitekim
bizans imparatoru heraklius
karşısında bir avuç insanı görünce
hadiseye bu kadar ehemmiyet verişinin
manasız düştüğünü
onları bir anda yok edeceğini düşünmüş olacak ki
kendisini tutamayarak kahkahalar savurdu

sonra da
bu kadar zahmet ve külfete
manasızca sebebiyet verdiği için
şürahbil’i de tekdir etti

ne var ki
kayser iki şeyi birbirine karıştırıyordu
görünüş ve hakikati.
evet, görünüşte gerçekten
bizans ordusu göz kamaştırıcı bir haşmete sahipti
ancak hakikatte bu haşmetli görünüş altında
cılız ve sönük bir ruh vardı

islam ordusu
görünüşte gerçekten sayıca azdı
silahça güçsüzdü
hakikatte bu azlığın içinde azametli bir ruh
bir mana, bir heyecan ve aşk vardı

galibiyetler
muzafferiyetler …
tarihte ihtişamlı görünüşlerin değil
hep azametli imanın
büyük ruhun ve haşmetli mananın olagelmiştir

iki taraf artık birbirlerini iyice görmüşlerdi
bundan sonra bekleyip durmak manasızdı
islam ordusunun kumandanı hz. zeyd bin harise
resul-i kibriyânın teslim ettiği ak sancağı
omuzlayarak ortaya atıldı.

çarpışma şimşek çakışları süratinde başladı
bir anda yerler kana bulandı
tekbir sesleri
kılıç şakırtıları
at kişnemeleri
yaralı feryatları
harp naraları
birbirine karıştı…


redfer

Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Ya şehitlik ya zafer Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Ya şehitlik ya zafer şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ya şehitlik ya zafer şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
TUĞAL  KÖSEMEN
TUĞAL KÖSEMEN, @tugalkosemen
4.1.2023 12:48:58
Çok güzel...
Anlatı bütün güzelliği ve heyecanıyla devam ediyor.İnsan anlatı içindeki anları sanki kendi yüreğinde hissediyor,yaşıyor.
Değerli dost sn.redfer,kutluyorum gönlünüzden süzülen güzellikleri yazan sadık kaleminizi,emeğinizi.
Selam ve saygıyla,esenlik dilerim.
deniz_tayanç1
deniz_tayanç1, @deniz-tayanc1
4.1.2023 02:48:12
Köhne Bizans.
Kötülük kat kat.
Sayı ve gösterişe bağlı.
Müslüman ve İslâm mesajı.
Mesaj muhataba varacak.
Yaşlı, kadın, çocuklar harp dışı.
İşte cenk meydanı.
İnanmış bir avuç insan.
Allah'a ve vaadine...
'
Bedeli ödenmiştir.'
Çok saygımla Üstadım.
deniz_tayanç1
deniz_tayanç1, @deniz-tayanc1
4.1.2023 02:36:34
Allah Rasulüne salât ve selâm olsun.
Aline ashabına selâm olsun.
Üstadım Allah razı olsun.
İmanımız artsın.
Şevk ve heyecanımız artsın.

Kelimelerinizle zair olduk
Pus doluyduk zahir olduk
Rasul aşkıyla tahir olduk.
Biz öyleydik, böyle olduk.

Çok saygımla Üstadım.
Allah razı olsun.
MÜSLÜM BAYRAM
MÜSLÜM BAYRAM, @m-sl-mcbayram
3.1.2023 13:20:13
İslam ordusunun generali HZ HAMZA İLE HZ ALİDİR
TEBRİKLER
SAYGILARIMLA
ŞÜKRÜ ATAY
ŞÜKRÜ ATAY, @sukruatay
3.1.2023 12:18:01
“Allahümme salli alâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve bârik ve sellim”
Cenab-ı Hak bizleri Yüce Resûl'ümüzün (sav) şefaatine nail olanlardan eylesin inşallah 🙏
"Bir hayalim vardı
Alemlerin Efendisinin hayatını bir eser haline getirmek" Rabbim nasip etsin inşaallah.
Sayısız şiirlerinizle bizlere Yüce Resûl'ümüzü (sav) her zaman hatırlattığınız için Allah râzı olsun.
Sonsuz selam ve dua ile.
Allah'a emanet olun.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL