4
Yorum
16
Beğeni
5,0
Puan
656
Okunma

I
çıktığı basamakları sırtlayan zaman
ayışığının binlerce fersah katında
karanlığın ağzına keşkelerini saklayıp
ve yalnızlığını aşılayıp yağmaya hazır yağmurlara
en kısır sözcükle bağırıyor
gelme!
biliyor
susarsa tüm kusuru dağılacak avucundaki kınayla
darmadağın olduğunda enkazını toplayacak parmak bulamayacak
göz ucuyla yaktığı cehenneminin ta dibinde
II
farkında
sürülerce akrep mezarından seslenecek
yazık ki yazık gitme!
III
artıyor sesinin telaşı
ve seyrek dişli tarağıyla oyuyor saçlarının bereketli yarasını
ne taş kalıyor ne sağlam belkemiği!
zengin çingene kızlar gibi dağılıyor kahkahası gizeminin
ve yangını güzelliğinin
aksak mezarcı taşıyor taze mezarına mor zambakları
erken öldü diyor ardından
gençti -satır başları-
-sonları- çocuk
hayıflanıyor ardından mezarcı soğuk sesiyle söyleniyor
hep geç kaldı
hep genç kaldı
IV
inadına diriliyor
tüm mumlar üfleniyor şehrin katran karası elbisesine
ve tüm kuşlar aydınlığı çiseliyor kaf dağının eteklerine
aşk’a yavaşça eylül aşılanıyor kışa yakın pencereden
rüzgar ve bir avuç rüya
süratle dal veriyor kök salıyor meyveye duruyor
takvimler ölüyor dualar göçüyor
ha doğdu ha doğacak anların kabına sığması arzulanıyor
dokunuyor harfler
rengarenk
satır satır yanıyor cümleler
direniyor kağıt
yalvarıyor kalem
b e n i a z a t e t
-yarın herkesi sevebilirim-
Belgin ERTÜRK
5.0
100% (8)