Ödünç alınan son kuruşla ödenen ilk kuruş arasında tabii muazzam bir fark vardır. goethe
redfer
redfer

göğe bakma durağı

Yorum

göğe bakma durağı

( 13 kişi )

4

Yorum

22

Beğeni

5,0

Puan

605

Okunma

göğe bakma durağı

göğe bakma durağı

Peygamberimiz H.Muhammad Mustafa (s.a.v)in hatırasına ithafen yazılan
Hayat hikayesinin 80.bölümü



bilinen en büyük zaferleri
en şaşalı kazanımları
yenmeyi de
yenilmeyi de eşit gören
soylu bir denklemin içinde yer almaktır
uhut

tüm mesafeleri yok sayan
asil direnişin
dikey duruşun izdüşümüdür
göğe bakma durağıdır
uhut

cümle kaybedişleri göze aldıran
tarifsiz bir ganimeti bulmanın sevinci
görünmez bir serveti bilmenin sükunetidir
Allah’la olmaktır
Allah için olmaktır
Allah’a kalmaktır
uhut…

*
islam ordusu şeyheyn tepelerine geldiği zaman
resul-i ekrem durup ordusunu
bizzat teftişten geçirdi
on beş kadar küçük yaşta çocuğu da geri çevirdi
içlerinde mücahitler safından ayrılmak istemeyen
müşriklere karşı küçük yaşta da olsa
savaşmak isteyenler vardı

bunlardan biri de rafi’ bin hadic idi
ayağındaki mestlerin ucuna basarak
resul-i ekreme uzun görünmek istiyordu
sonradan bir sahabinin
ya resulallah rafi’ iyi ok atar demesi
ordudan ayrılmasını istememesi üzerine
peygamber Efendimiz, onu da orduya aldı.

peygamberimiz (s.a.v.)’in ordusunu
teftişi sona erdiği zaman
güneş de o günkü vazifesini bitirip
guruba doğru kaymaya başlamıştı
az sonra bilal-i habeşi akşam ezanını okudu
resul-i ekrem, mücahidlere namazı kıldırd.
ayynı şekilde yatsı namazı da eda edildi.

efendimiz geceyi burada geçirecekti
muhammed bin mesleme kumandasındaki
elli kişilik bir devriye birliğini de
orduyu muhafaza altında bulundurmak
etrafı kontrol etmekle vazifelendirdi

sabaha yakın efendimiz a.s.m.
ordusuyla birlikte şeyheyn’den ayrıldı
uhud’a doğru yürüdü.
artık her iki ordu da
birbirini fark edebiliyordu
düşman karşıda görünüyordu

mücahitler cephesinde sabah ezanı
göklere dalga dalga yayılıyordu
saf bağlayan müslümanlar
hz. resulullahın arkasında silahlarını çıkarmadan
düşmanlarının gözleri önünde namazlarını eda ettiler
bu arada efendimiz tedbir babında
zırhının üzerine ikinci bir zırh
takkesinin üzerine ise miğfer giydi

artık iki ordu karşı karşıya gelmişti
her biri harp nizamıyla meşgul oluyordu
oraya kadar çekine çekine
korku içinde gelmiş bulunan
abdullah bin übey bin selul ortaya atıldı
muhammed, rey ve görüş sahibi olmayan
gençlerin sözünü dinledi
benim sözümü dinlemedi

ey ahali
bir türlü anlayamıyorum
şuracıkta biz ne diye canımızı vereceğiz deyip
kavminden ve münafıklardan
üç yüz kadar askerle geri döndü

münafıkların ayrılmasıyla islam ordusu
700 kişiden ibaret kaldı
kureyş ordusunun dörtte biri kadar
abdullah bin übey, münafıklardan bir grupla
islam ordusundan ayrılmakla kalmadı
sair müslümanları da tesir altına almaya çalıştı

kur’an-ı azimüşşanda
bu hususla ilgili olarak şöyle buyrulur
Allah, sizden iki birliğin halini de işitip görüyordu ki
onlar dostları ve yardımcıları Allah olduğu halde
bir an bundan gaflet ederek dağılmaya yüz tutmuşlardı
halbuki müminler ancak
Allah’a güvenip O’na tevekkül etmelidir’

münâfıklarla ilgili inen ayet
‘iki ordunun karşılaştığı gün başınıza gelen
Allah’ın izniyle idi
gerçek müminleri ayırt etmek içindi
münafıkları da müminlerden ayırıp
ortaya çıkarmak içindi

onlara gelin
Allah yolunda savaşın
veya müdafaada bulunun denildi
onlar ise,eğer gerçekten bir savaş olacağını bilsek
elbette sizin peşinizden gelirdik dediler
onlar o gün küfre imandan daha yakın idiler
onlar, kalplerinde olmayan şeyi dilleriyle söylerler
Allah ise onların gizlediklerini hakkıyla bilir.’

muhayrık büyük bir yahudi alimi idi
medine’de bol serveti vardı
resul-i ekrem efendimizi
mukkaddes kitaplardaki sıfatlarıyla tanırdı
kavminden çekindiği
dininin tesirinden kendisini
bir türlü kurtaramadığı için
bu sıfatları açıklamıyordu

bu durumu uhud harbine çıkışa kadar devam etti
resul-i kibriya mücahitlerle
uhud gazasına çıktığı sıradaydı
o ana kadar bildiğini açıklamayan
muhayrık şöyle dedi

ey yahudi cemaati vallahi
siz muhammed’in peygamber olduğunu
ona yardım etmenin,
üzerinize düşen bir vazife
yerine getirmeniz gereken bir hak olduğunu
pekala bilirsiniz

yahudiler
bugün cumartesi günüdür
hiçbir şeyle meşgul olunmaz diye cevap verdiler
muhayrık, kılıcını ve harçlığını yanına aldı
akrabasından birisine

eğer, bugün öldürülürsem,
mallarımın hepsi muhammed’indir
o dilediğini yapmaya serbesttir
diyerek vasiyette bulundu
gidip islam ordusuna katıldı
şehid düşünceye kadar da müşriklerle çarpıştı

bunun üzerine resul-i kibriya
ona şu iltifatta bulundu
muhayrık, yahudi ırkından, hayırlı bir kişidir
muhayrık’ın vasiyeti üzerine
mülkleri efendimize kaldı

muhayrık’ın mallarını teslim alan efendimiz,
onların hepsini vakfetti
medine’deki vakıfları umumiyetle
muhayrık’ın mallarındandı

günlerden cumartesi idi
peygamberimiz (s.a.v.) atından indi
yürüyerek sayıca az
iman ve cesarette büyük ordusunun saflarını
bizzat kendisi tanzim etti
sağ ve sol kanadı düzene soktu
islam ordusunun arkasında uhud dağı vardı
yüzü ise medine’ye doğru idi

resul-i kibriya
oldukça mühim bir yer olan ayneyn tepesine
elli muharipten teşekkül eden
bir okçu müfrezesini
vaziyet almak üzere vazifelendirdi

başlarına abdullah bin cübeyr’i tayin etti
vazifeleri,
uhud ile ayneny tepesi arasındaki geçidi
muhafaza etmek
düşmanın buradan islam ordusunu
arkadan vurmasına fırsat vermemekti

resul-i ekrem okçulara şu emri verdi
düşmanı yendiğimizi görseniz de
size haber vermedikçe,
adam göndermedikçe
yerlerinizden asla ayrılmayınız
düşmanın bizi mağlup ettiğini görseniz de
yine kesinlikle yerinizi terk edip
yardımlarına koşalım demeyin

daha sonra okçulara şu emri verdi
kuşların cesetlerimizi kapıştıklarını görseniz dahi
ben size adam göndermedikçe
asla yerinizden ayrılmayınız
resul-i kibriyanın emri ve talimatı
böylesine net ve kesindi

iki ordu da artık harp nizamına girmiş
karşılıklı bekliyorlardı
islâm ordusunda,
zübeyr bin avvam zırhlı kuvvetlerin
hz.hamza zırhsız askerlerin başında vazifeliydi

müşrik ordusunun sağ kol kumandanı halid bin velid
sol kol kumandanı ebu cehil’in oğlu ikrimeydi
süvari birliklerinin başında safvan bin ümeyye
okçuların başında abdullah bin ebi rabia vardı

müşrik ordusu cephesinde
gürültü ve şamatanın bini bir paraydı
gönülleri intikam hırsıyla dolu kadınlar
türküler, şarkılar söyleyerek
defler çalarak müşrikleri coşturmaya çalışıyorlardı

islam ordusu cephesi ise
dualar, tekbirler, aminlerle inliyordu
Allah’tan yardım dileniyor
nusretini ihsan etmesi niyaz ediliyordu

resul-i kibriya
hitabesinde onları cihada
Allah yolunda savaşa
bu yolda sabır ve sebata
her şeye rağmen
gayretle çalışmaya teşvik ediyordu

gönülleri imanla dolu,
gözlerinden cesaret kıvılcımları sıçrayan mücahitler
bir an evvel
hücum" emrini heyecanla bekliyorlardı
ya vurulup şehit olarak
Allah’ın huzuruna çıkmak
ya da müşrik topluluğunu yerle bir etmek için
yerlerinde duramıyorlardı

taraflar birbirlerine oldukça yaklaşmışlardı
kureyş ordusunun sancaktarı
talha bin ebi talha ortaya atılarak
kendinden emin, mağrurane bir eda ile seslendi
benimle çarpışmaya er meydanına kim çıkar

karşısına Allah’ın aslanı hz. ali çıktı
varlığım kudret elinde olan Allah’a
yemin ederim ki,
seni kılıcımla cehenneme göndermedikçe
seni bırakmayacağım diyerek
hasmına şiddetli bir kılıç darbesi indirdi
başını çenesine kadar yarıp ikiye ayırdı

kureyş sancaktarının yere serilmesine
peygamber efendimiz (a.s.m.) ve mücahitler
son derece sevindiler
bu sevinçlerini tekbirler getirerek izhar ettiler

talha yere serilince
kureyş müşriklerinin sancağını
kardeşi osman bin ebi talha aldı
ona karşı da hz. hamza çıktı
omuzundan kılıçla vurup kolunu kesti

bu sefer sancağı yine abdüddaroğullarından
ebu sa’d bin ebi talha aldı
resul-i ekrem efendimiz
ebu sa’d’a karşı da
hz. ali’yi çıkardı
çarpışmadan galip çıkan yine ali oldu

sancaktarlarının bir bir yere serildiğini gören
kureyş müşriklerini bir dehşet ve korku sardı
öyle ki, sancaklarının yanına bile
kimse yanaşmaya cesaret edemiyordu
sonunda onu alkame kızı amre yerden alıp
kureyşlilere teslim etti

artık iki tarafın da beklemeye tahammülü kalmamıştı
çarpışma, bir anda şimşek hızıyla başladı
kılıç şakırtısı, ok vınlaması, at kişnemesi
deve böğürmesi ortalığı kapladı
Allah yolunda savaşmaya can atan mücahitler
kahramanca savaşmaya başladılar

resul-i ekrem’in elinde bir kılıç vardı
üzerinde:
korkaklıkta ar, ilerlemekte şeref ve itibar var
insan korkaklıkla kaderinden kurtulamaz
mealindeki beyit yazılı idi

bu kılıcı benden kim alır diye sordu
birçok sahabi birden atıldı
ben, ben ya resulallah diyerek
ellerini uzattılar
peygamberimiz (s.a.v.),
bunu hakkını vermek üzere kim alır diye sordu

yine hararetle isteyenler çıktı
aralarında hz. ebu bekir, hz. ömer
hz. zübeyr bin avvam da vardı
bu sırada korkusuz
gözünü daldan budaktan sakınmayan biri
ortaya atıldı

ebu dücane’ydi bu
nedir onun hakkı, ya resulallah
resul-i ekrem,
hakkı; eğilip bükülünceye kadar düşmana sallamandır
ebu dücane, ya resulallah
ben onu,
hakkını yerine getirmek üzere alıyorum
hz. resulullahtan kılıcı teslim aldı

ebu dücane,
elinde resul-i ekremin kılıcı,
başında kırmızı sarığı olduğu halde
müşriklere doğru çalımlı çalımlı yürümeye başladı
fahr-i alem efendimiz ashabına
şu ölçüyü ders verdi
bu öyle bir yürüyüştür ki
Allah onu, şu yerin ,harp halinin dışında
hiçbir zaman sevmez

ebu dücane, şimşek süratinde
düşman safları arasına girdi
kılıcını var kuvvetiyle hakkını vermek için
sallamaya başladı
önüne geleni bir-iki darbede yere seriyor
durmadan ilerliyordu.

bir ara dağın eteğinde
deflerle müşrikleri savaşa teşvik eden kadınların
yanına kadar vardığını fark etti
orada biri müşriklere hiddetli hiddetli bağırıyor
onları vuruşmaya teşvik ediyordu

yanına yaklaştı, kılıcını kaldırıp vuracakken
hasmından bir çığlık koptu
bu ebu süfyan’ın karısı hind’in çığlığı idi
ebû dücane, ona vurmadı
kendisini o sırada gören hz. zübeyr bin avvam,
sonradan, neden o kadına kılıç sallamadığını soracak
ebu dücane şu cevabı verecektir
resulullahın kılıcına hürmetimden,
o kadının kanına bulaştırmak istemedim

hz. hamza, elinde iki kılıç,
ben Allah’ın arslanıyım diye diye
bir öne bir arkaya dönerek kılıcını sallıyor
müşriklerin üzerine cesaretle saldırıyordu
mücahitlerin hepsi de düşmanla
cesurca döğüşüyordu
kıyasıya mücadele veriyorlardı

şirk ordusu,
mücahitlerin bu kahramanca döğüş
çarpışması karşısında fazla dayanamadı
kendilerini bir korku ve dehşet sardı
gerisin geriye kaçışmaya başladılar
müşrik kadınlar defler çalıyor
şarkılar söylüyor
paniğe kapılıp kaçan askerleri geri çağırıyorlardı

cesaretin kaynağı imandan mahrum kalbe
deflerin çalınması
şarkıların söylenmesi
şiirlerin okunması bile fayda veremiyor
müşrik askerleri gerisin geri her şeylerini
canlarını kurtarmak uğrunda
terk ederek kaçıyorlardı


redfer

Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (13)

5.0

100% (13)

Göğe bakma durağı Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Göğe bakma durağı şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
göğe bakma durağı şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
TUĞAL  KÖSEMEN
TUĞAL KÖSEMEN, @tugalkosemen
7.12.2022 14:26:27
5 puan verdi
Harika,akıcı bir anlatı....
Okuma hazzı veriyor,merak uyandırıyor.
İştiyak ve merakla devamını bekliyorum.
Değerli şair sn.redfer,çok önemli ve mesuliyet ve itina isteyen bir işi ustalık ve inisiyatif ile harika biçimde götürüyorsunuz.
Allah zihin berraklığı ve güç versin.
Kutlarım,selam ve saygıyla esenlik dilerim.
Osman Akçay
Osman Akçay, @osmanakcay
6.12.2022 00:22:07
Güzel ve akıcıydı.

Şiiriniz için tebrik ediyorum.
Kaleminize gönlünüze sağlık.
Her daim esenlikte kalın.
Saygılarımla.
ŞÜKRÜ ATAY
ŞÜKRÜ ATAY, @sukruatay
5.12.2022 19:50:14
5 puan verdi
“Allahümme salli alâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve bârik ve sellim”
Cenab-ı Hak bizleri Yüce Resûl'ümüzün (sav) şefaatine nail olanlardan eylesin inşallah 🙏
"Bir hayalim vardı
Alemlerin Efendisinin hayatını bir eser haline getirmek" Rabbim nasip etsin inşaallah.
Sayısız şiirlerinizle bizlere Yüce Resûl'ümüzü (sav) her zaman hatırlattığınız için Allah râzı olsun.
Sonsuz selam ve dua ile.
Allah'a emanet olun.
deniz_tayanç1
deniz_tayanç1, @deniz-tayanc1
5.12.2022 19:49:51
5 puan verdi
Hakk'ın karşısında batıl var idi
Batılın aktığı yer baştan nar idi
Müminler Şehitti bu da kâr idi
Dişe diş, göze göz, eşit pay idi

Allah razı olsun Üstadım.
O ne kutlu komutandır.
O ne kutlu askerdir.
Çok saygımla.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL