Üstüme lekeler bulaştı.
Ciğer çiğnemiş tükürmüşsün.
Çok yakındasın göremiyorsun.
Al al ciğerim, al şiir.
Görme leke... biliyorsun.

Gülün dikenine aşığım.
O yüzden kan, o yüzden.
Kırmızı gül yok ki zaten.
Aşk ne zaman vuslat oldu?
Sen ne zaman kayboldun?
Zühre dediğin gökte olurdu.
Sen ne zaman indin burnumun dibine?
Çok yakındasın göremiyorsun.

Dikensiz patilerle okşardık.
Kan damlayan gül yapraklarını.
Bir birimizi uzaktan koklardık.
Sakınırdık nefesimizden.
Biz birbirimize aşıktık.
Şems ve mevlana değil,
Güneş ve Zühre yıldızım.
Kayıp gittin semalarımdan.
Ne güneşim kaldı, ne Necmi ihtida.
Sen, Seni benden çaldın.
Senden intikam alacağım.
Biraz öte git, çok yakındasın.
Göremiyorsun.

Yüzüm gözüm peçeli.
Sırtım kalın keçeli.
Sokakları basmış pus.
İçimi almış hırs.
Neşeli güvercin uçacakmış.
Tek tanıyanı kaldırım taşları.
Bu katili, mahmuzlu ayakları.
Taşlar kişnemez ama...
Onlarında var savaş çanları.
Uç güvercin uç; ha yakaladı ha yakalayacak.
Sinsi sinsi, sokak sokak.
Titremez mi yahu bir yaprak.
Horozu gerilmiş ve tak tak.
Kanlar içinde güvercin.
Leke leke ciğerlerim.
Allahım ben ne yaptım!
Şimdi titreyen parmaklarım.
Yerde çınlayan boş tabanca.
Son mermiyi de atmışım.
Yere yığılan kanlı beyaz...
Gül al, şiir al, ciğer al.
Yaptığını beğendin mi al işte al.
Sırılsıklam peçe kıpkırmızı göz.
Kıpkırmızı gül.
Ve diken diken her tarafım.
Çok yakındasın, çok yakındasın.
Ben şifasız semum.
Benden uzak durmalısın.

(12.10.22)