4
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
488
Okunma

Yalnızlığı vurur yüzüne
Mazgal sesinden de sert
Gözleri dolar öfkeden
Kalbine vurunca dert
Derin uykuda gelir
Kaba saba konuşmaları
Memeleri karnına inen kadınların
Sandalyeler taşımaz serzenişleri
Peşi sıra gelir karamsar yaşları
Kimisi var kimsesiz
Sığınmış bir dala
Dal kırılmış
Kar yağmış güvendiği dağa
Kar erimez
Kara kış geçmez gözlerinden
Kimisi sığınmış kitaplara
Bir cezaevinin tozlu kütüphanesinden
Mahalle aralarında oturan
Memeleri karnına inen kadınların
Dedikodu yapar durur
Cezaevinin bahçesinde
Konu hep aynıdır
Yemek, suç, ceza
Birbirlerine hüküm verir
Suçlarlar sistemi
Çıksalar ekonomi alt üst olmuş
Devlet kalmamış devlet içinde
Çıksalar görecekler
Kim deli kim meczup
Kimisinin amacı duvara hizmet olmuş
Kimisinin umudu kalmış
Dikenli tellerde
Bedenleri cezalandırılır
Ruhları yakılan kişiler
Hepsinin bakışında kırgınlık
Başlarında baş örtüsü
"Benim" diyorlar
"Benim bir hayatım vardı."
Sorsan ılıman iklimlerde
Bir yanık türkü söyler
Kelime haznesi
Sayılı kadınların
Gidecek yeri belli olmayan
Otobüs seferleri
Gelir gider önünden
Manzarası bir ressamın zihninde
Açık ceza evinin
Duvarların ardındaki
Yeşilin rengi canlı
Aynı ağaç bahçe içinde
Bakarsın koyu gri
Toprağın kokusu değişir
Hem içeride hem dışarıda
Dışarısı yağmur kokar
İçeride çürük ceset
İnce bir duvar örter
Bütün özgürlükleri
Kaybolmuş zamanı
Kim nerede verecek?
Gözlerinde hep hüzün
Büyükçe bir karanlık var
Ne bir umut kırıntısı
Ne de bir mutluluk var
Canları acıyor belli
Kapanınca kapılar
Hasta olup gitmek
Bütün heyecanları
Başında yirmi rütbeli
Bekler tedavisini
Kendisini belki de bu kadar
Önemli hissetmedi
Suçlu kelepcesi
Takılınca koluna
Diğerlerinden farklı olmak
Parlatır gözlerini
En çok suçu işleyen
En büyük forsu alır
En çok çileyi çeken
En bahtiyar olandır
Özgürlükten anladığı
Bir kızarmış tavuktur
Hayal gücünün hükmü
Yemekhanede son bulur
Lokma geçmez dahası
Bundan sonra dışarıda
Yutkunur kalır hayalini
Memeleri karnına inen kadınlar..
17.11.2022
dilemma
Ankara
5.0
100% (5)