1
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1478
Okunma
yırtılan bir mektup gibi ellerim
kenarından ateşe verilmiş,
ömrün yakamozuna akseden silik satırlar arasında
yanıyor yürek
parmak uçlarında küle dönecek
küllerin de yeniden kendini yaratacak
bir sevdanın çığlıklarıdır
alevine nefesini rüzgar yaptığın yanış
koklama bu gülü / yandı ki yandığının resmidir sana bıraktığı tek gülüş
şehrimin sokaklarındayım
faydasız çamurların göğsünde akıyorum
çamur / hey çamur / sürü beni
o kadının ayak izlerine bula beni
karanlık ki yamandır bu şehirde
öksüzlüğün nefesidir sokaklarda ışıyan kedi gözleri
saat her on ikiyi vurduğunda gördüğüm
çakmak bakıştır penceremde ki yıldız
kedi / nankör kedi
karanlığın karnını delen bakışlarınla onun gözlerine taşı beni
çırpınışım kalsın kan kızılı hasretlere hediye
yürüyorum
adımlarım dipsiz kuyulara atılan taş gibi
derinden gelen uğultular yankılanıyor sokaklarımın sarı odalarında
eylül rengi bir gece yaşıyorum
resmini tırnaklarımla çizdiğim taş duvarlarda
duvar / katil duvar, aç yolumu
aç ki özgürlüğümü bulayım / ona koşayım
sonra gülüyorum / güldükçe seni görüyorum
geç fark ettim gökyüzünün hırçın bakışlarını
öyle sert / öyle dolu ki
içine gömük biriktirilmiş hırs küpü patladı patlayacak
bir kadın doğuyor karanlığın bağrından
yüzünde saflığın en beyazı
yırtıyor gökyüzünün hamile karnını
bana gülüyor
kadın / Ay..gel kadın / doğ kadın / ışığınla beni sar kadın
sevişelim kadın
geceye ihtiras çığlıkları atarak, öpüşelim kadın
gülüyorum / güldükçe seni görüyorum
soğuk / ayazın karısı soğuk-ısıt beni / üşüyorum
avuçlarım ıslak / bağrım ıslak / gözlerim ıslak..ağlıyorum
ağlarken gülüyorum / güldükçe seni görüyorum
caddelerdeyim
ateş böcekleri gibi kaçışan trafik ışıkları yollarıma düşüyor
gitmek istiyorum
taksi / hey taksi
gider misin onun olduğu yere
döner mi tekerlerin yar yar diye
söyle taksi
param olmasa bile götürür müsün beni sevgiliye!!
kendime gülüyorum / güldükçe kendim de seni görüyorum
öyle titriyor ki dudaklarım, sorma
buzdan makyaja bulanmış teninde har’a değen çatlak topraklar
sen de güneş / sen de ateşin en yıkamışı biliyorum
ateş / gel ateş-tenimde yan / ben de yan
kül et bu içimde yeşerttiğim ormanları
kurut retinamda dalgalan fırtınalı tutkuları
yürüyorum / yürüdükçe seni hissediyorum
hüznün en güzel şekli yüzünü arıyorum
yumruklarımı sıkıyorum / havaya sallıyorum
rüzgarla dövüşüyorum
ters esme diyorum rüzgar / ters esme
sen estikçe ben senden uzaklaşıyorum
rüzgar / nemrut rüzgar
yanıma gel / benimle yürü / al beni / kat beni peşine
sonra da rüzgar ne olur (!) çak beni o kadının döşüne
berbatım / berbatım bu gece
Devrik kadehler gibi dönüyor başım
dal ucunda yaprak
düştüm düşeceğim gecenin tam ortasına
bir cinayet gibi meçhul kokacak tenim
kimliksiz / kimsesiz / sahipsiz bir yürek konacak adım
öylesine sessizce çıkar mı bu sevda bir namazlık saltanatın tahtına
biliyorum / bu yolun sonunda
sana kavuşmak / sana karışmak
kurşunsa da
elin elime değdiği anda (!) öldür beni
yoksa ben öleceğim bu uğurda
öleceğim uğrunda!
Levent Saral