1
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
736
Okunma
basitçe anlatsak çerçeve, pencere
kokusu saksının fesleğen
katlar, katar bir yerlerde,
bir şeye, bir şeyler
ateş itekler ya bazı toprağı
yanarın ağzı köz
dişlerinde dudaklarınla kavgalı çıkışlar
zorlayan şişeyi cin
taman insan bazı dövmeli kendini
duyulmaz hiç olmazsa
morun bir bayrak rengine evrildiği
camlar kırılır yoksa
gök duyarsa,
canlar acır
savrulan tüller yanıyorken kanatlarında
olur , çan çalıp ezan başlar
renk doğumu tutmuş bir duvarın
sokağın tüm masallarını
gerisingeri karanlık içine çektiği
realizmin sondaları düş damarlarda
çekimli şeylerin
obrukları göğüslerin içinde
olabilecek en kötü enflasyonun tutku eğrisinde gün
som bir gülümseme,
son bir kahkahadan önce
akıl yumruğunu atsan ne
ses yürütmeyen boşluğa
skorları hayra yormayan öğle bülteni
bir çeşmeden bir sahile yol
sen içme demiyorum, yarasın,
salınsın o salkım söğüt o kıraç tepeye
gece saçlı fırtınalara sen ölümsüzsün, biliyorum
fısıltısı bitmeyen toprağın kundağında
ben böyle de sarhoşum
dar bir boğazdan akmadan
içmeden bir bu günü,
gitmediğim uzağımda
şimdi
5.0
100% (5)