Alçak ruhlu olanlar para arar, yüksek ruhlu olanlar ise saadet arar. ostrovski
redfer
redfer

gök kubbenin en uzun gecesi

Yorum

gök kubbenin en uzun gecesi

( 16 kişi )

8

Yorum

28

Beğeni

5,0

Puan

929

Okunma

gök kubbenin en uzun gecesi

gök kubbenin en uzun gecesi

Peygamberimiz H.Muhammad Mustafa (s.a.v)in hatırasına ithafen yazılan
Hayat hikayesinin 39.bölümü




yokluğunu bile fark etmeyecek kadar yoksulluk içinde
var olma arzusunu dillendiremeyecek kadar çaresiz
sözün yanağına koyacak bir kulağı yok
kulak kesileceği tanıdık bir ses yok
tesellisiz
isimsiz
lüzumsuz

taşıyamıyor bir an bile kendini
taşamıyor bir andan bir sonraki ana
kalbine yük arzuları, özlemleri
avuçlayamıyor emellerini
hayalleri kırılgan.

yönünü bilmiyor.
düşüp kalıyor yol üstünde
menzili bilmiyor
varlığını onaylatacak bir makam yok
kuru dal uçları gibi ümitsizlikten çatırdıyor beli insanın

soğuk cılız ağaç kökleri gibi
karanlık vadilerde su arıyor kendine
bir yere tutunmak istiyor
dal budak uzanmak istiyor varlık göğüne
çağrı gelmiyor hiç
yönsüz
kıblesiz
istikametsiz

*
üç senelik müşrik ablukasından kurtulmanın sevincini
acı olaylar takib etti
acı hadiseler zincirinin ilk halkası
resul-i ekremin dört yaşındaki en büyük oğlu
kasım’ın vefatı oldu

gönlü şefkat şelalesini andıran peygamber efendimiz
büyük oğlunun vefatından çok müteessirdi
derin teessürünü
ciğerparesinin cenazesini götürürken
karşısında dim dik duran kuaykıan dağına
ey dağ
benim başıma gelen şey
senin başına gelseydi
dayanamaz yıkılırdın.
hitabıyla sesleniyordu

mübarek gönülleri henüz
kasım’ın vefat hüznünden kurtulmamışken
bir acı hadise daha vuku buldu
diğer oğlu abdullah da vefat etti
Allah’ın kader hükmüne teslimiyetin zirvesinde bulunan
kainatın efendisi
bu acı hadiseler karşısında
yine de göz yaşlarını tutamıyordu

hz. hatice, hakiki sahibine iade ettiği
bu ciğerparelerini kastederek
ya resulallah
onlar, şimdi nerededirler
resul-i kibriya
onlar, cennettedirler
ey hatice.

peygamber efendimizin kalbi mahzun
gözleri yaşlıydı
müslümanlar da onun bu hüznünü paylaşıyorlardı
ama şirk cephesinin keyfine diyecek yoktu
birer insan olmaları haysiyetiyle,
insanlığın gereği olan başsağlığı dilemek şöyle dursun
efendimizi daha da üzmek için
ne lazımsa yapıyorlardı

hatta içlerinden as bin vail
ebu cehil gibi azılılar
işi daha da ileri götürerek
artık, muhammed ebterdir
nesli kesilmiştir
neslini devam ettirecek erkek çocuğu kalmamıştır
kendisi de ölünce adı sanı unutulacaktır
diyecek kadar küstahlık gösterdiler

resulünü, hiçbir zaman
yardım ve tesellisinden
uzak bulundurmayan Cenab-ı Hak
bu dedikodular üzerine
kevser suresini inzal buyurarak
müşriklerin dedikodularını ağızlarına tıkadı
peygamber efendimizi şöyle teselli etti

‘şüphesiz ki Biz sana kevseri verdik.
öyleyse Rabbin için namaz kıl
ve kurban kes.
asıl nesli kesik olan,
sana düşmanlık edenin ta kendisidir.’

evet asıl, adı sanı toprağa karışıp kaybolan
ebu cehiller, ebu lehebler oldu
resul-i kibriyanın (a.s.m.) adı ve davası
asırlardır inananların gönlünde
bayrak bayrak dalgalanmakta
kıyamete kadar da dalgalanmaya devam edecektir

müslümanlar, üç sene süren
çetin muhasara belasından kurtulmakla
son derece sevinmişlerdi
mekke’de umumi bir sürur meydana gelmişti
fakat, bu ferah ve sevinçleri çok sürmedi
arası çok geçmeden
başka bir musibet ve acı hadiseler meydana geldi

resulullah efendimizin,
peygamberliğinin 10. senesinde
ebu talib hastalandı ve ölüm döşeğine düştü
resul-i ekrem efendimiz, kendisini
küçük yaşından beri bağrına basıp
şefkat ve himayesinde büyüten
kendisini korumak uğrunda
her türlü tehlikeyi göze alan
değerli amcasını kaybedeceğine son derece üzülüyordu

onun müslüman olup
ebedi saadete ermesini de candan arzu ediyordu
ebu talib’in hastalığı gittikçe ağırlaşıyordu
bunu fark eden kureyş müşrikleri
son bir defa daha kendisine
peygamber efendimizle ilgili olarak başvurmayı kararlaştırdılar

bu maksatla
utbe bin ebi rebia, şeybe bin rebia
ebu cehil, ümeyye bin halef, ebu süfyan
daha başkaları yanına gelerek şöyle dediler
ey ebu talib, sen büyüğümüzsün
ölüm döşeğine düştüğünü görünce
endişe duymaya başladık.
kardeşinin oğlu ile aramızda olanı biliyorsun
onu çağır ve aramızda hakem ol
o bizden ayrılsın, biz de ondan ayrılalım
birbirimizle uğraşıp durmayalım
o bizim dinimize karışmasın,
biz de onun dinine karışmayalım

ebu talib,
nebiyy-i muhterem efendimize haber gönderdi
resulullah efendimiz gelip
ebu talib ile hazır bulunanlar arasına oturdu
ebu talib, kainatın efendisi
peygamber efendimize hitaben
ey kardeşimin oğlu,
bunlar kavmimin ileri gelenleridir
senin meselen için buraya gelmişlerdir
sana vereceklerini verecekler
senden alacaklarını da alacaklardır.

resul-i ekrem efendimiz
olur, ey amcam
onların benden almalarını
ve kabul etmelerini istediğim
bir tek kelimedir ki
onlar, o kelime ile top yekûn bütün araplara
ve arap olmayanlara hakim olabilirler

ebu talib, hayret içinde
bir tek kelime mi
peygamber efendimiz
evet, bir kelime
herkesi bir merak sardı
neydi bu kelime

ebu cehil ortaya atıldı
ve peygamberimiz (s.a.v.)’e hitaben
o kelime ne ise bize söyle de
o birin yanına biz on katalım
dikkat kesilmiş bütün kulakların
duymak istedikleri tek kelimeyi
resul-i ekrem şöyle ifade etti

‘la ilahe illallah’ deyin
ve Allah’tan gayrı taptığınız putlarınızı da
ellerinizle kaldırıp atın…

bu mukaddes sözü duyan müşrikler
hep birden ellerini çırptılar
ya muhammed
sen bunca ilahları, bir tek ilah mı yapmak istiyorsun
işine şaşıyoruz doğrusu

sonra da birbirleriyle konuştular
vallahi, bu adam,
size istemediğiniz şeyi veriyor
gidin, Allah sizinle onun arasında
hükmünü verinceye kadar
atalarınızın dininde direnin.

Cenab-ı Hak, onların bu hareketlerini
kur’an-ı keriminde bize şöyle haber verir

bütün ilahları tek bir ilah mı yapacakmış
bu ne acayip şey
onların ileri gelenleri
haydi yürüyün’ diyerek oradan ayrıldılar
ilahlarınıza bağlılıkla direnin.
sizden istenen şey budur


ebu talib, müşriklerle arasında
geçen konuşmadan sonra Peygamberimiz (s.a.v.)’e
vallahi, ey kardeşimin oğlu
senin onlardan istediğin şeyi
ben hak ve hakikatten uzak görmedim

bunun üzerine resul-i ekrem efendimiz,
sevdiği ve saydığı amcasının
Müslüman olacağı ümidiyle sevinç içinde
ey amca
gel, bari sen
’La ilahe illallah’ de de
onunla sana ahrette şefaat edebileyim

fahr-i kainatın bu candan ve samimi arzusuna
ne yazık ki, amcası
gönlünü ferahlatıcı bir cevap vermedi
yeğenim, dedi,
vallahi, benden sonra
sana ve atalarının oğluna
çok yaşlanmaktan dolayı
bunaklık atfetmeleri korkusu olmasaydı,
istediğin şeyi söyleyip
sana tabi olurdum.
kureyş, o istediğin sözü
ölümden korkarak söylediğimi zannedecekleri için
söyleyemeyeceğim.

buna rağmen,
sevgili peygamberimiz (s.a.v.), amcasını
islama davetten ve teşvikten vazgeçmedi
mübarek kalbi
kendisini canı gibi seven amcasının
imansız gittiği takdirde
uğrayacağı dehşetli akıbetin ızdırabıyla çarpıyor
ve devamlı
ey amca,
’La ilâahe illallah’ de ki
onunla ahirette sana şefaat edebileyim.

yine böyle bir davet ve teşvikte bulunduğu sırada
ebu talib’in başucunda
ebu cehil ile abdullah bin ebi ümeyye de vardı.
ikisi de,
ya ebu talib, sen,
abdülmuttalib’in milletinden,
onun dininden yüz mü çevireceksin. dediler

resul-i ekrem, müşriklerin bu sözlerine aldırış etmedi
ve kelime-i tevhidi amcasına arza devam etti
onlar da aynı şekilde sözlerini tekrarlayıp durdular
sonunda ebu talib kendisinin
abdülmuttalib’in dini üzere olduğunu söyledi

buna rağmen peygamberimiz (s.a.v.)’in mübarek gönlü
kendisini çok seven amcasının,
kendisine her türlü eziyet ve hakareti reva gören müşriklerle
aynı akibete uğramaktan derin ızdırab duyuyor
ey amca, şunu bilmelisin ki
Allah tarafından alıkonuncaya kadar
senin affedilmeni isteyip duracağım.

nihayet, ebu talib, makbul bir imana nail olamadan
87 yaşında iken dünyaya gözlerini yumdu
bunun üzerine Cenab-ı Hak,
indirdiği ayet-i kerime ile resulullahın şahsında
bütün müminlere hitap etti

sen, sevdiğin kişiyi hidayete erdiremezsin
ancak Allah dilediğine hidayet verir.
doğru yolda olanları en iyi bilen de O’dur

resul-i ekrem efendimizin mübarek ve nazik kalbi
amcasının vefatıyla fazlasıyla acı duydu
gözleri yaşla doldu
mübarek dudaklarından şu cümleler döküldü
Allah ona rahmet etsin
mağfiretini ihsan buyursun.

vefatı sırasında hz. abbas da
ebu talib’in başucunda bulunuyordu
hz. abbas o sırada henüz müslüman olmamıştı
tam öldüğü sırada dudaklarının kımıldadığını görünce
kulak verip dinledi
"la ilahe illallah" dediğini işitti

resul-i ekrem efendimize
ey kardeşimin oğlu
vallahi, kardeşim ebu talib,
senin söylemesini istediğin tevhit kelimesini söyledi
resul-i kibriya, gözyaşları arasında
ben işitmedim.buyurdu.

amcasını kaybedişinden dolayı
bütün insanlığa rahmet hazinesi olan kalbi
teessür içinde olan rahmet peygamberi efendimiz
cenazesinin arkasından da şöyle dua etti
amca, Rabbim seni rahmetine eriştirsin
hayırla mükafatlandırsın

bu sırada yine mevzu ile ilgili
şu ayet-i kerime nazil oldu
ve mü’minlere değişmez bir ölçü verdi

‘Akraba bile olsalar
onların cehennemlik oldukları ortaya çıktıktan sonra
müşrikler hakkında Allah’tan af dilemek,
ne peygambere
ve ne de iman edenlere uygun düşmez’

amcasının vefatı eesul-i ekremi hem üzdü,
hem de derinden derine düşündürdü
zira kendisine o ana kadar zahiri hamilik eden
müşriklerin şirretliklerinden muhafaza etmeye çalışan o idi
gerçekten en zor ve çetin şartlar altında bile
çok sevdiği yeğeninin koruyuculuğunu esirgememiş
akrabalarının düşmanlıkları pahasına
himayeden vazgeçmemişti

bu himaye sebebiyle kureyş müşrikleri
peygamber efendimize fazla ilişememişlerdi
ama şimdi ortada ebu talib yoktu
müşriklerin dinmek bilmez
kin ve husumetlerinin eseri olan taşkınlıklarına karşı
kendisini zahiren koruyacak kimse kalmamıştı

Cenab-ı Hakkın muhafaza ve himayesi de
hiçbir maddi himayeci ve koruyucuya
ihtiyaç bırakmayacak tarzda
sevgili resulünün üzerinde
bundan böyle de eksik olmadı

redfer

Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (16)

5.0

100% (16)

Gök kubbenin en uzun gecesi Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Gök kubbenin en uzun gecesi şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
gök kubbenin en uzun gecesi şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
KULOĞLU.
KULOĞLU., @kuloglu-
1.11.2022 15:39:09
Allahümme Salli âlâ Muhammedin Ve Âlâ Âli Muhammed.
Allahümme Salli âlâ Muhammedin Ve Âlâ Âli Muhammed.
Allahümme Salli âlâ Muhammedin Ve Âlâ Âli Muhammed.
Osman Akçay
Osman Akçay, @osmanakcay
1.11.2022 15:09:40
5 puan verdi
Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed
TUĞAL  KÖSEMEN
TUĞAL KÖSEMEN, @tugalkosemen
1.11.2022 13:58:39
5 puan verdi
Cenabı Rab'bim bize son nefeste kelime-i tevhidi okumayı nasip etsin.Sevgili Peygamberimizin (s.a.v.) şeffatinden nasiplendirsin.
Bu muhteşem anlatıları kaleminizden okumak ruha ferahlık veriyor sn.redfer.
Teşekkürlerimle kutluyorum sizi.
Selam ve saygıyla,esenlik dilerim.
TUĞAL  KÖSEMEN
TUĞAL KÖSEMEN, @tugalkosemen
1.11.2022 13:58:15
5 puan verdi
Cenabı Rab'bim bize son nefeste kelime-i tevhidi okumayı nasip etsin.Sevgili Peygamberimizin (s.a.v.) şeffatinden nasiplendirsin.
Bu muhteşem anlatıları kaleminizden okumak ruha ferahlık veriyor sn.redfer.
Teşekkürlerimle kutluyorum sizi.
Selam ve saygıyla,esenlik dilerim.
Nurettin GÜLBEY
Nurettin GÜLBEY, @nurettingulbey
1.11.2022 13:26:57
5 puan verdi
Tebrikler Saygıdeğer Üstadım...Anlamlı ve güzel bir şiir,kutlarım...Selam ve saygılarımla...

ŞÜKRÜ ATAY
ŞÜKRÜ ATAY, @sukruatay
1.11.2022 13:26:27
5 puan verdi
Cenab-ı Hak bizleri Yüce Resûl'ümüzün (sav) şefaatine nail olanlardan eylesin inşallah 🙏
"Bir hayalim vardı
Alemlerin Efendisinin hayatını bir eser haline getirmek" Rabbim nasip etsin inşaallah.
Sayısız şiirlerinizle bizlere Yüce Resûl'ümüzü (sav) her zaman hatırlattığınız için Allah râzı olsun.
Sonsuz selam ve dua ile.
Allah'a emanet olun.
Kardelen çiçeği
Kardelen çiçeği, @kardelenc-i-e-i
1.11.2022 13:18:17
5 puan verdi
gönlü şefkat şelalesini andıran peygamber efendimiz
büyük oğlunun vefatından çok müteessirdi
derin teessürünü
ciğerparesinin cenazesini götürürken
karşısında dim dik duran kuaykıan dağına
ey dağ
benim başıma gelen şey
senin başına gelseydi
dayanamaz yıkılırdın.
hitabıyla sesleniyordu

Bir söz vardır hocam Rabb'im acıyı önce dağa taşa vermiş dağ taş bile dayanamayıp çatlamış ve sonrasında insana vermiş ve insan dayanmış ayni burada olduğu gibi....
Hüzün dolu dizeler yüreğimi burdu okurken...
Bu emek dolu ihlaslı yürek sesinize gönül dolusu tebriklerimle...
Sonsuz saygı ve selamlarımla...
deniz_tayanç1
deniz_tayanç1, @deniz-tayanc1
1.11.2022 13:03:38
5 puan verdi
Allah razı olsun Üstadım.
Gayret bizden tevfik Allah'tan.
Acizane, arada kafiyeye başvursanız.

Çok saygımla Şairim.

deniz_tayanç1 tarafından 11/1/2022 1:10:47 PM zamanında düzenlenmiştir.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL