9
Yorum
30
Beğeni
5,0
Puan
740
Okunma

Peygamberimiz H.Muhammad Mustafa (s.a.v)in hatırasına ithafen.
şiirler serisinin ondördüncüsü
sonbaharında ekimi yaşayan kalbini
hüzünle dağladın mı hiç
hüzün ki su ve ateştir ılgım salgım
gülünü de gülistanını da
ırmağı ve lalesini de
ateş ve suya döndürür
hani ateşe değince bir su
bakılır ya niceliğine ırmak mıdır
veya yağmur mu
yağmurlu havanın yangını büyük olur ya hani
hani serpintiler ateşi besler ya
bardak bardak boşalır ya bir su
söner ya alevler
yağmur yağmur serpilince çoğalır ya hani
hüzün ki kalpte başlayan bir yanıştır
elbet onu söndürmek için
gayrete gelir göz pınarları yağmur yağmur
ve yazık ki ırmak olamadıkça
yalnızca içindeki yangını çoğaltır
kalbi yandıkça ağlayanın
kentler tutuşturacak yangınlar çoğaltmakta
turfa yüreğinde
yazık ki başkaları habersizdir alevlerden
*
efendiler efendisi otuz altı yaşında
miladi 607 senesi
mekke`de şiddetli bir kuraklık
amansız bir kıtlık baş göstermişti
çoğu aile
geçim sıkıntısından perişandı
geçim sıkıntısı içinde bulunan ailelerden biri de
resul-i ekrem efendimizin amcası ebu talip ailesiydi
efendimizin kalbi
şefkat ve merhamet kaynağıydı sanki
asla unutmuyordu zatına yapılan iyilikleri
kendisine karşı gösterilen kadirşinaslıkları
asla karşılıksız bırakmak istemiyordu
böylesi güzel ve eşsiz bir mizaca sahipti
işte şimdi
geçim sıkıntısı çeken biri vardı
kendisine, elinden gelen yardımı esirgemeyen biri
çocukluğundan beri
şefkatli kanatları arasında büyüdüğü biri
ebu talip
amcası geçim sıkıntısı içinde iken
o nasıl rahat edebilir
nasıl yardımına koşmazdı
derhal harekete geçti
hali vakti yerinde olan diğer amcası
hz. abbas`a koştu
durumu kendisine arz etti
sıkıntı içinde kıvranan ebu talib`e
yardım ellerini uzatmaları
yükünü bir nebze olsun hafifletmeleri
gerektiğini anlattı
hz. Abbas memnuniyetle karşıladı
efendimizin bu davetini
birlikte ebu talib`e vardılar
maksatları onun evindeki kalabalığı biraz azaltmak
hiç olmazsa
bir ikisinin geçim yükünü omzundan kaldırmaktı
maksatlarını ebu talib`e açınca
o bundan memnuniyet duydu
sonunda efendimiz ismini bizzat koyduğu hz. ali`yi
hz. abbas da hz. cafer`i himayesine aldı
o sırada hz. ali beş yaşında bulunuyordu
henüz bu yaşta
resul-i kibriyanın himayesine girmesi
hz. ali için eşsiz bir mazhariyetti
bundan sonra
onun terbiye süzgecinden geçecek
davet edildiğinde derhal iman edecekti
bu imanı sırasında 9-10 yaşlarında bulunan hz. ali
aynı zamanda
ilk müslüman çocuk şerefini
kazanmış olacaktı
redfer
5.0
100% (24)