2
Yorum
20
Beğeni
5,0
Puan
635
Okunma

şehir yokmuş gibi yağan yağmurda
sarılıp zamanın fısıltısına
gözlerimi neşrinden sıyırıyorum
döküyorum dilimden harfleri
göğün mavisi akmadan tenime
bir şarkı gelip oturmadan nefesime
geçeceği yoksa da çaresiz vakit
yarama şiirler basmadan
en haşin, en küs bakışımı bırakıp masaya
bütün şimdileri tutuşturuyorum avucuna
ki sen
kendi canımda yurtsuz bıraktınya
ne söylesem ifadesiz
kendi sözūmde dilsiz kalıyorum
damarlarımdan kokusu geçiyor
yüreğime giden mısraların
bir sen kalmıştın rūzgarlı kayası kıyılarımın
bir de ben sahildeki tiz çığlık
dūn ve yarının arasındaki boşlukta
ölsem bu kadar ölürdüm ötesi karanlık
ìçimde yokmuşum gibi bu his
ah! iyi geceler kalbimi söken ve yerine geçen ağrı
şimdi tam sırası gitmenin
kalmadıysa bir eksiģim
ıslığımla yıkayıp yüzümü
tutuyorum içimdeki sesin elini
bu bir veda değil de
yoksun ve olmayacaksın derdiyle boğuşmak
gölgesiyle içip bir çift gözün sarhoşu oluyor
yalnızlığın efkãrını söndürüyorum küllükte
oysa
bütün aşkları un ufak eden bir küstahlıkla sevmiştim seni..
halimde hâl değil hani
açılmış bir yaradan
açılmış bir yara bekliyor beni
duyumsa
bu bir veda değil
sana son hitabım gibi halleşme
bu son hitabım gibi kırgınım işte..
Newâ
5.0
100% (9)