6
Yorum
15
Beğeni
0,0
Puan
1155
Okunma

Ağlama, son filmi izlerken ağlamıştık yeterince
Aynı karede dört çizgi gibiyken
Ayrılığın ilk harfinden düştük aralığa
Ancak kimliğimizi böyle bulacağımızı sandık
Ardı sıra resim kâğıtlarına çizdik siluetimizi
Ağzı ve gözü olmayan bir sürü nesneyi takip ettik birlikte
Anlamsızdı biliyorum
Anlamsızdı, saç rengimi değişme isteğim.
Bu son şarkıyı dinlerken de ağlamıştık
Burcu olmayan bir sürü sembol gibiyken
Birleşik yazılan cümlelerden düştük ekime
Böyle tarzımızı bulacağımızı sandık
Burnu havada şiirlerin satır aralarına çizdik arzularımızı
Boyu-posu olmayan bir sürü ünlem ve virgülü takip ettik birlikte
Bilmek yetmedi anlamsızlığı
Başı-sonu belliydi alın çizgilerimizin.
Canımız yandı hayat kargaşasında
Cüssesi olmayan çocuk gibiyken
Cımbızla çekilen sözlerden düştük kasıma
Coşkulu ağlarsak anlarlar sandık
Canlı canlı gömdük toprağa gözyaşlarımızı
Cürmü olmayan bir sürü yağmur serpti, paramparça etti toprağın da tenini
Caymak yetmedi bizden
Can çıkarken bedenden, nefes almak anlamsızdı.
Çok acı’dı(k) son kitabı okurken, ağlamıştık
Çivisi olmayan duvar panosu iken
Çerçevesiz resimlerden düştük ocağa
Çeki-düzen verirsek toparlanırız sandık
Çürüyen yapraklara bastık yürürken
Çoğu-azı olmayan bir sürü ayak izini takip ettik birlikte
Çevirmeler yetmedi gittiğimiz yoldan bizi
Çünkü ’dur!’ demek anlamsızdı
Çünkü solumuzda atana ’dur!’ demek zaten ölümdü.
Muhayyelce/siyahbeyazamandan