Sessizliğimi hor görme: benim maviden bir dünyam var
İçilesi şiirlerin üzerine ektiğim tohumlarım var
Ve nice tohuma kaçmış hayal;
İçimde derli toplu bir yalnızlık baş veren;
Sözcüklerimse güftesi gecenin
En çok da gözümü kararttığım dünde
Karambole gelen eş güdümlü sözcükler
Kaybettikçe zamanı anlıyorum vaktin de daraldığını.

Bir hüznüm var hurra dalan içeri
Tebessümlerin gamzelerinde dolan sözcüklerim var
Bazen bir arpa boyu yol alamadığım
Bazense arpacı kumrusu gibi içimi gagaladığım
Hasretin önsezisi saklı şiirin hikâyesinde
Yarınlarınsa soluk busesi
Alnıma kondukça masumiyetin sevdalı ç/ağrısı
Ve işte düşüyorum peşine aşkın
Şerh düşülesi her şartın
Çok çok ötesinde ç/ağladığım
Kaynar sularla yıkadığım alnım ve saçlarım

Lakin üşümekteyim geceyi giyip de üstüne şiirin
Döktüğüm alın terine itibar etmesen de zaman zaman
Uyarladığım bir uyaksın sen
Bense ulağı sevdanın
Bazense kulaklarımın çınladığı
Yediverenlerde saklıyım
Saklı tutulası bu sihirli aşkın da na’şına serildiğim
Kıt kanaat sevenlere inat
Elimi her uzattığımda geri çevrildiğim değil yalan

Hüzün çeşmem tıslamakta
Bakalım yarınlarda nasıl da doğacak yürek teknem
İçerlediğim bile değilsin
Ölü günün peşinden su döktüğüm
Yarım ağız sevenlerden de düşen payıma
Ulu orta yaşamadığım kadar mazlum
Serpilip büyüdükçe şiirlerim matemi çağrıştıran ayakları var

Adımladığım gün ve gece
Kendimden geçmelerin ertesi
Başına buyruk o rüzgâr ki
Tavaf ettiğim evrene verip veriştirdiğim
Elbet ruhumu altın tepside sunduğum
Dolunayın da mukadderatı
Yoksa nasıl aşık olurdun kendime
Ve bir adım sonrası sana dokunmanın tesellisi uzaktan
Tecelli ettikçe mevsim
Böldüğüm binlerce parça içimi zimmetli
Bir hayalden kopardığım değildir yazdıklarım
Yaşamaya müsait bir varsayım bir veryansın
Tetikledikçe yüreğin hicabını
Ve işte peşinden sürüklendiğim kaderin
Hazin soluğunu içime son çektiğimde
Sona varmakla da eş değer seni sevmemek
Aşkın kıstası bir iklimden fazlası saklı içimde
Kısasa kısas bir ömür de değil benimki