1
Yorum
19
Beğeni
5,0
Puan
561
Okunma
cenaze kaldırmanın mektebi yok
hatrı sayılır kadar insan ölünce sevdiklerinden
sırattan değilse de bahçe kapısından geçirecek kadar
dua bile öğreniyor insan,
yaşlandıkça kiminin Allah’a yaklaşması
yalnızca bundan..
ne zaman ölümü düşünsem sen geliyorsun aklıma..
müthiş bir yaşamak sevinci akıp giderken yanaklarından ..
en kötüsünü koyuyorum başucuna saadetlerin
hep yarım kalmış bir hikaye
tam masanın üstüne koyacakken düşmüş bir bardak
kırılmış bir çerçeve..
vesaire..
sana tıka basa içini dolduracak şehirli şiirler yazıyorum bazen
salon kadınlarının topuklu ayakkabılarının
tango yaparken parkede çıkardığı sese
eşlik eden bir solo keman büyülüyor sosyeteyi..
ve ben cesedimi omzuma alıp bir köy mezarlığına gömmeye gidiyorum
orada bırakıp, kırmızı topuklu ayakkabıları..
ve jilet gibi takım elbiseli kendimi
iğrenerek baktığım.
öte yandan başka bir evrende
ellerinden şifalı çaylar içiyorum,
odunları kırmışım, çatıyı onarmış,
toprağı dövmüşüm, tohumu ekmiş..
cenaze kaldırmanın mektebi yok
yalnızca o tabutun içine kendin girdiğinde
mezun oluyorsun o işten, biliyorsun çünkü artık..
topraktan sonrasını da...
ama ben,
benim dağları güzelleştiren kır çiçeğim..
talebesi değil öğretmeniyim
bu cenaze işlerinin..
kendimi gömdüğüm binlerce kezden sonra
bir başka uykuya uyandığını biliyorum insanın
ölümden ve aşktan sonra..
5.0
100% (7)