16
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1706
Okunma

Yeni bir rüyadan uyanıyordu gözleri
ak bir elbiseydi ürperen teni süpürürken geceyi
sevişti uzun süre yıldızlarla, ay düşmüş yatağında
rüzgar çok uzaklardan eski aryalar sürükledi kulağına
çarpa çarpa eskitti saçlarının ipekliğini
taştan heykele dönüştü Ilonka...
ne çok kesik vardı aşklı kollarında
yılların izlerini topladı yorgun avuçlarına
sarı sıcak bir öpüşle iç geçiren dudaklarına yapıştı sözler
leylak kokulu kadife kaplı kutudaki saklı sırlara dokundu
kapattı tekrar gizli mabedini usulca
üç boyuttu geçtiği kapılar
biri hüzün, diğeri umut ve aşk
her biri davetsiz konuk...
hasret vurmuşken kıyılarına maziyi anaforlar çekti içine
takatsiz dizlerinde bir kaç çocukluk beresi
ıslak düşlerinde yüzerken karşıdan karşıya
defalarca içinden geçirdiği kayıp dualarda
dalgalara karıştı gözlerindeki esrarlı mavi
o gün bugün gözleri balıkçı kayı/k/p/larında...
kaç kez yıkıldı içinde o saklı dünya
ömrün görünmez iplerinde
devrilen düşlerinde gerildi
boynuna asıldı kolyeden acılar ilmek ilmek
asi bir ışıktı yüreği gecenin koynunda yatan
uykusu ağır bir bahtla...
Ilonka hüzünlü saçların dağınık
gözlerinde kayıp şarkılar
anlatsan hüznünü
mendilinde oyalanır bitimsiz yaşlar...
Ilonka yüreğindeki taştan heykelleşti
ahh Ilonka hiç uyanmasaydın hiç
ışıklar doğan ülkende...