19
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1754
Okunma

Akan suya anlatılan rüyalardı dileklerin gerçekleşmesi
hep sende olan bir ben/di belki bekleyen ödünçlüğüm
firari zaman çıkıp gelene kadar
ve
hani aşinadır insan insana
aşk aşka...
Rüya ufukta aşkla bekliyordu lila masalıyla...
/
Kadın;
uykulu gözlerini çıkardı önce sabahın erken bir saati
tan göğsünü açmaya hazırken güne
geceden kalma alevli hasret sıvadı kollarını
rüzgar işveyle savururken eteklerini
aheste aheste çekti Nene Hatunlu nefesini
yirmi beş düğüm attı sesine/yeminine
kasvetli saçlarını çözdü kadın tek tek çıkardı kara tokalarını
saçlarından bir tutam kesip sakladı eski bir roman arasına
kurumuş menekşeyle yan yana yatırdı
eprimiş bir melodi sepeledi aralarına
bulut tünemeden kirpiklerine
sıvazladı zardan zarif yüzünü göl suyunda
yıkadı aklandı...
narin bileklerinden damlalar süzüldü
boynundan göğüslerine
serinledi serpildi düşleri
eski bir fistan gibi giydiği hüznü
soyundu astı vestiyere
güneşli gece elbisesini ayırdı naftalininden
sandıktan çıkarıp ak pabuçlarını ve inciden kolyesini
tazelenen gönlüyle bezendi
silkeledi kambur düşleri
gün görmedik bir yüzle baktı aşka
sonbahar yaprağı saçlarını taradı
çam kokulu tokalar takıp
hayatı selamladı...
önce yabanıl kaldı benliğine
sonra saklı ormanın büyüsüyle
denizin aşkıyla yürümeye başladı sahiline
her dalgakıran her kum tanesi tanıdık
uzandı güneşin kollarına mendirekte
ıssız teni ısındı, suskun yüreği ve kırgın elleri
ve günebakan saçlarını bağladı iskeleye…
acının nasırlı sözlerini sakladı kara heybeye
hilali bir tabyaya yığdı içini
dik yokuşlardan çıktı bilinmez sokaklardan geçti
gözlerinde ufku yakaladı
yeni elbisesinin yakasına taktı
bahtı ilikledi sevince
üstü başı salt aşk...
cümle kapısını araladı geçti eşiğinden dünya evinin
halkasına dualı imgeler bağladı
gülümseyerek yürüdü mabedine...
gölgesinde gördüğü kendisi gibi aşktı
aşinaydı aksine…