2
Yorum
14
Beğeni
5,0
Puan
1260
Okunma

özlüyorum, deli gibi özlüyorum
balkonda küçük bir masa, sandalye
özlemine sarılıyor en güzel manzara
masumları hapis damlarına koyuyorlar
plastiği dönüştürüp kullanırız diyorlar
şu adayı da bir gün kuşatırız sanıyorlar
hep kendi adlarına konuşan vasıfsızlar
bir kez olsun sana olan özlemimi
ciddiye alıp, oturup konuşmadılar
benim, laf işte kime anlatıyorum
kötünün kör kuyusunda yusuf olurum sandım
şakağımda ilkbahar düşleri
çoktan hazana karışan elleri
yine de avutur sandım, yanıldım
oysa bazen eller yeşertmez kuruyanı
ateş olur yakar geride kalanları
bir mitralyözün dişlerine kaptırmış gibi
yüreği gözlerinden yaşamaktır acı
birden düşüp, aramaktır düşünü
düşler haftalara, sonra aylara
deli gibi kıvrandığın kanepe kenarında
aramaktır özlemin tek başına öyküsünü
öykü acı bir menemenin en kuru tarafını
dişlerinle çiğneyip
alnına iliştirip, ölümleri unutmuyorsan
geride seni sevmekten usanmayan tek kadına
kırmızı bir yazmada pişmanlık sunmaktır
hayatın geri kalanına olan umut ve çare
acıları biliyorum, tanıyorum da
fakat bilinçli sessizlikler koparırken
zamanın en azı hasret dişlerini
çaresiz aynı gemiyi bekleyip duruyorsun
gelmeyeceğini bile bile.
deli gibi oturuyorum
balkonda gözlerim denize müptela
oturmakla iyi yapmışım, atlasam mesela
farazi bir yakınlaşma sayılır birden
istenmezsin, kahırsın, sıkarsın
bir başkasını bunaltıyorsa varlığın
en derin tutkunlarını çıkarıp atmalısın
istemediğin kapıya yüz sürmekten
Tanrım, bu monolog bir iç ağrısıdır
sana dokunmayan her el gibi
yalnızca kendini arzulatır böyle duygular
sonra oturmakta bile deli gibi sıkılıp
binlerce adım atmaya istekli günün
buruk ve antik sevinci olursun
özlemişim’ akıllı veya delice
gerekli tüm halleri giyinip üzerime
yola koyulduğum her şehirde
ayrı bir ironi taşıyorum ceplerimde
kırmızı kiremit taşları, gözlerin füsun
vakit armağan olarak yalnız olunsun
bir terazinin tam ortasına özlemim batısına yokluğun doğusuna yokluğun konsun
bir flüt çalsın uzun uzadıya, upuzun
uzadıkça sessizliğin derin suskunluğu
anlamı yaşamak olan bir insan olsun
’seni çok özledim’, yazmamak için
yaratıcının sessizliğine karışıyorum her gün
ne yeşil camlar avutuyor renksiz günleri
ne de mutlu birkaç saniye mutsuz şiirleri
üç adımda üç bin acıyla bölünen cümle
hiçliği bırakınca
yüzüme sürüyorum çoklu bilinmeyeni
sen de olmayacaksın nasıl olsa, yoktun ki
Allah biliyor ki, ben su katmadan özlemiştim
ve öyle beklemiştim kalbin arı sütünü
şimdi kuru bir zeytin yaprağı yeter incitmeye
küslüğü kendine olanın sevgisini
5.0
100% (5)