0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1550
Okunma
Kronolojisi yapılmadı henüz aşkın
Islak aylı akşamlardan kalma duygularla kaldırıyorum
Yıllanmış sevda dolu kadehleri
Belki bu yüzden çekmeyi beceremedim
Kimsesizliğin ardında ki senin kahrını
Islak zemin tabelalarında
Poz vermiş bir cin adam portresiyim şimdilerde
Uyarmak ve uyarılmaktan usanmaz
Çoğu kez de uslanmaz bir tavırla
Sergilerken çıplak kalemleri
Sen çıkagelirsin merdivenlerden
Bir elinde solgun begonya tebessümleri
Bir elinde duru yağmur damlalarıyla
“Mevsimler ıslanır dudaklarında
Acıların avizelerinde yayılan ışık huzmesinde
Sana koşan kelimeleri kucaklayarak uzaklaşırsın yanımdan”
Bir iç hegomanyasında kaybolmakta şiirler
Sana yazılan kelimeler silinecek zeminlerde gezinirken
Karakalem yalnızlıklar arşınlar doğayı
Semavata arz edilmiş dileklerle
İçimde kıpraşarak gidiyorsun
Acıyı hissettirmeden tırnaklarımda
Üvey geçmişlere tutturarak beni
Gidiyorsun özümden
II
Kolay bir hüznün ardından damlayan
Islak sarnıç düşlerdir yaşanan ( yaşanan bilinmeyense ne fayda)
Kırık bir bilmecenin burmacından sarkar aşk
İki kere iki dört misali
Hangi dağın yamacına gömsen pençeni
Kuru bir kandır alacakların
Ölüm bir başlangıçtır hücreme
Boşalan damarlarımı dolduran canlılar gibi
İki kişi üçe gebe kalırsa
Değişir belki düşüncelerin ihtiras poyrazları
Sen düşersin içeri
Avuçlarında biter begonyalar
En sevdiğin çiçek orkidedir oysa
Ama bilmiyorsan sevgili –bil diye söylüyorum-
Rutubette yeşermez sevda ne yazık ki
Neresine baktın bilmem içimin
Avizelerde intihar etmiş ışık
Ahizelerde duyamadığım sesin
Gitmek nedir öğrenmişsin sevgili (seni yumuşatmak için palavra)
Bir de öğrensen dönebilmeyi
Kımızı doldurdum bardaklara
Islak şaraplı aşkımla
Beklerken ağılımda
Döneceğin an
Debelendiğin andır kendince
Işık
Senden alınmamış bir imgedir aslında (sen bilsen de söylüyorum)
İkram ettiğin düşlerin çoktan tükendi
Giderken açık bırak kapıyı
İçeri girecek yalnızlıklar
Kalmasın kapıda
III
Ama!
Deşifre olmuş bir aşkın yitik ahengi ile
Yaklaşmaya çalışırken dudaklarına
Kuru bir laf kalabalığında
Özledim içimizin sesini
İklimler yansıtıp dururken atomik ısılarını
Kimyası bozulmadan duran tek şeydir
Anlamı çözülemeyen aşk
Ve sen de bilirsin ki
Gitmek için sevmek lazımdır birini
Ve ikimizde görüyoruz ki
Aşk gidince hissettiriyor kendini
Ama!
Küskünleri oynayan ceylan sürüleri
Hedef olurken namlulardan fırlayan saçmalara
Saçmalamalarımı yanında unutarak
Gidiyorum
Ceylan ile namlunun arasında ki yalnızlıklara
Oysa asla girmemeli bir sevgili
Kişi ile yalnızlığının arasındaki mutluluğa
Adım adım yürürken sana
Dokunamayacağımı bildiğim saçlarına
Paylaşabilmeliydim balıkların sırtında ki zıpkın boşluklarını
Demirleyebilmeliydim buzdağlarına iklimsel yaklaşımları
Ve seni görmeden sevebilmeyi devam ettirebilmeliydim
Yüzgeçlerimi takıp dalmadan ada sahillerinin vapurlarına
Ama!
Hem de üç kere ama
Hem de begonya tadında ama
Selçuk ERKİ