İntikam alıp da sonunda pişman olmaktansa, affedip de pişman olmak daha iyidir. cafer b. muhammed
Oğuz Can Hayali
Oğuz Can Hayali

KİRAZ AĞACI (17)

Yorum

KİRAZ AĞACI (17)

( 1 kişi )

0

Yorum

3

Beğeni

5,0

Puan

768

Okunma

KİRAZ AĞACI (17)

Şİmdi
sana yazdığım bu şiir 17.nci ise eğer,
buda diğerleri gibi
„Günah çıkarma“ katagorisine girer.

Güneşi gördün yine,
büründün bahar rengine,
olgunlaşıp şekerlenmeden bu yaz,
küpeli meyvaların
yine seninle dertleşeceğim biraz
Kiraz Ağacı’m.

„Hayrı sonunda olsun!“ diyelim;
Ülkemde herşey kötüye yaklaşıyor,
“sonu hayırlı olsun!“ bile diyemiyor dilim,
İnsan denen yaratık gittikçe başkalaşıyor.
Söylenecek şey o denli çok,
ama söylemeye nedense hakkım yok!

Zülfü Livaneli’den bir türkü son günlerde
takıdı dilime
alıp götürüverdi beni 77’lere bilmem neden,()
Bende takılıp-gidiverdim peşinden.
Bu 2 yıllık hatıra „Bir Damlacık Ankara
bana
birçok solcu türkü, slogan ve marş
ile olmuştu arkadaş.

Biz Siyasal Bilgiler Fakültesi’de
ARI TİYATRO grubu olarak
-yani salt, karışıksız (aynı zamanda çalışkan) sanat-
Fransız Kültür Merkezi‘nin desteğiyle
Jean Paul Satre’nin „ÇARK“ oyununu
sahneye koyuyoruz
ve onun Ankara’ya getirilebileceğini umuyoruz.
Tabiki bu bizim için iki-üç numara büyük bir olay;
Fransız-Türk Kültür Merkezi içinse kolay!
Aynı yıl Halil İbrahim Ergün SAHNE GRUBU‘nda
„Santrofor neden asıldı“ oyununda santroforu oynuyor.
Aynı çatı altındayız ,
ama sanatta karşıt bakış açındayız.

Onunla bir gün meyhanede karşılaştık,
doğum yıllarımız aynı, çabucak kaynaştık.
O durmadan yıkamaya çalışıyor beynimi,
Ben de o akşam tanımıştım Zülfi Livaneli adlı birini.
Sen onu tanımazsın
Kiraz Ağacı’m,
ama sanırım o tanır seni.
Nereden mi?
Baharı müjdeleyen
Çiçeklerinin renginden,
kelebeğinden-böceğinden,
bal toplayan arından,
kızıl küpeli meyvalarının tadından,
birde adından.
Bense onu bu kısa gençlik anımdan;

Solcu ve entellerin gittiği bir meyhane,
-adı Yakamoz’mu, Mahzen’miydi ne-
Siyasal Bilgiler Fakültesi rozetini yakasına iliştirmiş,
bıyığı yeni terlemiş
ben, Can, Deniz ve karşımızda Rana Cabbar,
Can’ın babasını tanıyor, tanınmış bir yazar;

„Seher yeli çık dağlara,
güneş topla benim için.
Haber ilet dört diyara canım.
güneş topla benim için.“

Biz
güneşi nerde ve hangi dağlardan
toplayacağımızdan bi haberiz;
„Umutların arasından,
kirpiklerin karasından,
döşte bıçak yarasından canım
güneş topla benim için.“

Namalerini
sardalya kutusuna dizili balıklar gibi
10-15 kişi, önlü-arkalı ve yan-yana
8 kişilik bir masada
elde meze dolu tabaklar,
yarı boş-dolu bardaklar;
„Seher yeli yar gözünden,
havadaki kuş izinden,
geceleyin gök yüzünden canım
güneş topla benim için.“

Diye mırıldanırken,
ardımda oturan bir gence
meze tabağını omuz üstümden verirken
tanışmıştım Zülfü Livaneli adlı biriyle.
Yayınevi sahibiymiş,
eşiyle birlikte gelmiş.
Buna da pek emin değilim,
belki de hatırladığım başkasıdır benim?

Uzun yıllar geçti aradan
teyp kaseti ve radyodan
onun birçok türküsü kulaklarımda çınladı
ama „Geceliyi gökyüzünden güneş toplayanı“
beni o denli etkilediğinden,
hiç-mi-hiç düşmedi dilimden.

Nedenmi yazdım bunları sana Kiraz Ağacı’m?
Bak anlatayım;
Bugün ben bu türkünün eşliğinde
dört diyara haber ileterek,
sonunda zafere ulaşılacağımızı kesinlikle bilerek;
Leylak daireli çerçeveler içinden
gece-gündüz demeden
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YAŞATIR!“ yazılı
erkek, kadın ve kızlı
dostlarimla güneş topluyorum sosyal medyada
karanlıkta!
Ama arkadaş sayım
500’ü aştı!
Yaptığımın „doğru-olup-olmadığını“
Şimdi düşünmeye başladım
Kiraz Ağacı’m.

Bilim adamlarından biri;
„Yürümek, dengeli bir düşüştür!“ demiş
vede eklemiş;
„Düşe-kalka yürüyerek
kurarız dengemizi“
İlkin yere yüz üstü dönerek,
karın üstü-yarım gövde doğrulmak,
sonra emeklemek dört-ayak,
kıç üstü düşülüsede yılmadan
yeniden ayağa kalkan insan,
sonra bir yerlere tutunarak
yan-yan sıralayacak,
bıraksa bile kısa bir an ellerini,
düşse bile,
yılmadan yerinden kalkacak yine,
böylece öğrenecek bağımsızca yürümeyi.

Bende bu düşe-kalka
bağımsızlaşmak yarışına
Sosyal Medyada arkadaş toplamakla başadım
Kiraz Ağacı’m.
„Kafa dengi arkadaş bulmak,
buldunmu onu korumak“
bilirim
zor bir meseledir.
Ama konu „İSTANBUL SÖZLEŞMESİ“ oldumu,
sorun hiçte öğle değil!
Çünki sanal olarak;
Zevkle kurulmuş bir sofraya kurulmak,
inan çok keyiflidir.
Yemek, şiir, fıkra, pasta, börek ziyafetine konuk olmak
emsalsiz bir şeydir!
Göz bebeklerinden mutluluk akan gençlik fotorafları,
kâh doğum, kâh ölüm, kâh anı kartları,
kedisi, kuşu, çiçeğiyle,
mezesi, rakısı ve unutulmuş bir şarkısı eşliğinde
ölesiye doymak,
gülesiye var olmak,
kâh düşünen-kâh kızan,
küfreden, karşı çıkan
yalnızlıkları ekranda paylaşmak,
kucak-bağır açarak, dosthane kollarla
sarılıp-kucaklaşmak!
Bu dost, bu akraba,
bu fıkra, bu hatıra,
bu sanal dünya, bu engin deniz
biziz!

Sana bu şiirim
soyut yani anlamsız gelecektir bilirim,
Günün birinde bil ki;
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ
Somut bir ispat olarak
„Geceliyin gökyüzünden günes toplayarak"
başarıya ulaşacaktır mutlak!

Büyük-küçük, akıllı-cahil, zengin-fakir,
yaşlı-genç ve kadın-erkek
gibi farklı olmaları bence önemli değildir!
Önemli olan insanın; Köklü bir ağaç olduğunu farkederek,
bu kökün dal, yaprak ve meyvaları olduğunu bilmesidir sanırım,
Kiraz Ağacı’m.


(
) 1977 ile 1979 yıllarında Ankara Siyasal bilgiler Fakültesi’nde okumuştum.

Paylaş:
3 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (1)

5.0

100% (1)

Kiraz ağacı (17) Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Kiraz ağacı (17) şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
KİRAZ AĞACI (17) şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL