DAVA nedir bilirmisin canım anam,
hani şu inanç ve azimle savunulan?
Ne mahkemedeki köşe-kapmaca,
ne öküz altında aranan buzağı,
ne buz kabuğu tuzağı,
nede sırtım üstü atlanan bir-dir-bir
oyunu değil!

HAK nedir bilirmisin sayın bacım
hani şu eninde-sonunda mutlaka alacağım?
Güçlünün koyduğu, yandaşın koruduğu
çıkarcının savunulduğu;
Kanun, delil, suç, tutanak
şahit, zanlı, suçlu, ispat
değildir mutlak!

ULUSLARARSI ANLAŞMA nedir bilirmisin
poltikacı kardeşim,
aldatma-cayma-göz boyama ile özdeşim;
Ne üç yüksük altında aranan bir boncuk tanesi,
Nede “Aldatıldım!” teranesi
değildir,
sözünün eri olmakla ilgilidir.

YAŞAM
sana tanınan bir imtiyaz değildir sayın Hocam!
Zulümse buda zulüm,
ölümse buda ölüm,
Sadece sen senin olanı mı savunacan?

Eğer sen
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’ni sevmez,
işine gelmeyeni görmez,
“Bana dokunmayan yılan bin yaşasın!” dersen;
Hele biri gözünün önünde ananı bir dövsün,
göz nuru kızını taciz etmeye-öldürmeye görsün...
O zaman bu sözleşmeyi ararsın
ve bu sözden dönüldüğüne bin pişman yanarsın.