1
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
474
Okunma

Hortum gibi döne döne savururken umutları,
Kızıl çamdan düşen kozalak gibi sert ve katı,
Her söz zehir zemberek neresinden tutasın ki,
Karanlığa methiye söylenirken gidecek baş eğildi;
Saklambaç oynar gibi herkes bir karanlığa girdi,
Köşeler tutuldu oyun başladı kaçan kaçana şimdi,
Dağdan gelen ejderha korkusu sanki nefesler kesildi,
Neyin peşinde bunlar atı alan çoktan Üsküdar’ı geçti;
Yamyamlar ininde tavşan bir küçük deliğe gizlendi,
Paylaşılmayan hamutları tek tek sayarak belirtti,
Ola ki yamyamlar anlaşamadan birbirini yedi,
Gün doğdu tavşana her şeyi pazarda satışa serdi;
Tazı ürker tavşandan ürkekliktir tavşanın sermayesi,
Yırtıcı olsa ne çıkar konuşursa tavşanın genindeki,
Toz duman sarar delikten bir çıkarsa tavşanın kafası,
Tazılar çevirse de deliği bağırmaktır tavşanın hüneri;
O delik senin bu delik benim diye geçirmiş ömrünü,
Kazdığı tüneller devrilmiş kararmış tünelin iki ucu,
Çakallar halaya kalkmış sırtlanlar kurmuş pusu,
Böyle gelmiş böyle gider her soytarılığın sonu;
Erol KEKEÇ/13.04.2021/00.02
5.0
100% (1)