0
Yorum
15
Beğeni
5,0
Puan
1194
Okunma

çağırdı hayalin birden beni
tanıdık bir ses, ellerin
tutsam bir ömür üzerinden ihtiyaçtır
öpsem usanır saatler
sesine ulaşasım, sana karışmak üzere
yolları bilmeye ant içip balkona çıktım
az sonra çok uzak sayılmayız
bana tanımadığım bir cevap vermelisin
buna ihtiyacım varsa suç senin
seni atamıyorsam zihnimden
sönmüyorsa gülüşünün tablasında
gecenin son sigarası
bir son vedaya değil sana ihtiyacım var
sana ihtiyacım varsa suç benim
çok sonradan az uzak da sayılmayız
araya misal olması muhtemel insanlar misafir edip, eser de bir nemli havada
terimizi serin ağaç gövdelerine salarız
sen daha bir incesindir, kısa saçlı
olduğundan sarı veya kahve; hırçın
kötülüğü doğuran ben gibi de kızgın
ellerin vardır, çokça beni çağıran
parmak uçlarında moonlight ve notalar:
’’ mi mi fa sol sol fa mi re’’
-batan geminin malları koş abi abla!
beni çağıracak kadar da düşmemişsindir
’’ do do re mi mi re re’’
gideceğim bir yer, neresi olursan olsun
etrafından döndüğümüz güvenli kare
eşit parçalarıyla bir gün taksim ederken
iltihaplı kollarımın arasında savunuyorum
dünyanın en budalaca şeyini,
bilmem kaç kere, kaç bin kez...
bir gönüle giren gözden uzak kahvelerde
mide azdıran çayları yudumlarken
tuttuğum bardakta seninleyim
içimdeki sıcak asidin kayıtsızlığında kan
ve birkaç saat olsaydı en azından diye
rus edebiyatına giriş yapıyor usulca
önce tarafından küçük uyarılar
sonra şahsımın adınla kınanışı
aylara varan bir de üzerine kesintiler
kademene ve yanına ilerleyemeden yatay
durdurulmanın verdiği neon tadıyla
kalbinin memurluğundan çıkarıldığım an
özlüğünden silinmesi mümkün olmayan
cezalar tanıdım.
çünkü hak ediş
bir yağmur damlasında büyüyen tohumun
ilk anayasasıdır sevgi adına
madde bir,
kalbin devletimin cumhuriyeti
madde iki,
kalbin huzurlu ve adil bir bahçe
kimi zaman saygılı olsa da
silüeti falda beliren
klasik demokrat bir ortayolcu
yine de illa hukuku vardır kalbinin
madde üç,
kalbinin devletinde sınırlar amansız
bir bütün ezelden beri hür
dili illaki anasütü, iki göğsün arasında
merhaba kırmızı al bayrak ve ben
hâlâ iyi bilirim
başkentin Ankara!
şimdileri renkli bir solcu esprisindeyim
kalbinin ne sınırları ne de hükümleri
bir bütün olarak nitelikleriyle değişemez
yine de değiştirilmesi konusunda
yaptığım teklifleri bulup hayalini sevdim
ben hayalini, hayalden ellerini
kulağımı okşamayan seslerini bulup
çıkardım ruhların arkeoloji müzesinden
belki bir bulut ya da sis kadardın
tutsam dağılacak dumandın
sana karıştığım kadar da vardın
karıştım hayaline, buna da karışamaz ya
suçsuzluğu suç bilen anayasan
ne bir vedaya ne de sanaydı olan ihtiyacım
az sonra biz hiç de sayılmayız
sana ihtiyacım varsa da bu suç değil,
gerçeğim
altı yüz elli yedi defa olsa da kanun benim
ben, sen olmasan da
yine seni severim
5.0
100% (9)