2
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
1075
Okunma

oturdu
uzanan kızıl bacağı ısıtıyordu ıslak otları
mor bir dans rüzgarını ararken
sırtında eski sovyet türküleri
sesine yatırıverdim gözlerimi
yeniden anlamlandırabilir batı sineması
yüzüne, margarita’nın aydınlığını sunabilirdi
anlam çeşitlenebilirdi
öncelikle ithaf ve itham dikkatle bana bakarlarken
kahveme kül döktüm
heyecanlanmayı özlediğim doğrudur
sıradan bir yalnız için sinekli ekmek kadar tanıdık
bir o kadar da klasik sayılabilirken
küçük parçalara böldüğüm sabrımı avucuma toplayıp
kahveden bir yudum aldım
telve; külkahve, dans iki
insanı hislendiren ne varsa kabul
gothic için makbul
asla boşa gitmeyecek siyahlar çekilmiş
gözkapaklarının ardınca damarların kızılı
parlak bir zeminde baloya davet edilirken
saniyeleri saydım, kalbimdi
metotlarından usandığım doçent
sabahın dokuzunda rahatsız ederken
’o mu çağırdı’ diye fırlattım telefonu
baştan aşağı kirleriyle büyüyen kent
susuz bir güne uyanıyordu yeniden
plastiğe sarılıyordu her bir göz yaşı
saf tutmuş arzulu bulutların
en zoru arzunun kökenini bilemeden ölmektir
ya da ölümün arzusunu bile öğrenmeden yaşamak
nasılsa kibir abideleri için bile mezar kazıp
çiçekler büyütürler sevgilerini sunmak adına
kötünün bile ölümüne nice ağıtlar yazılır
fakat nasıl bir adak gerekir böylesi sahne için
yeniden ıslak otları tutuşturan bedeni
aynı sandalyeye davet eden tanrı
yeniden bir makine icat etseydi
ve arzu mahcup bir şekilde teşvik edilseydi
yanabilirdi yanı başında kadının gölgesi
oldu
mutsuzluktan başka günlerin yaşandığı doğru
batı ilgisiz, bitkin bir doğu
ortasında incir misali patladı sütü
eli yüzüne bulaştı tarihin şanlı götü
el değmemiş avuç içi göğüsleriyle
bir markanın doğuşunu müjdelediler
ravel’in orta sehpada bıraktığı nota kağıdında
dans, açık mekan reveransları
dokuz ay sürdü yangını
bir araba kazasında iyileşen sinirler
yeni bir besteyi yarattı
el, uzun bir parmağın dahilindeydi
kızıl bir bacağa dokundu ayrıksı tarihlerde
canı olanın canı çıkabilirdi
arjantin, küba ve meksika
dans dedi,
gözlerimle gördüm kıvrımlarını
saydım, üçtü
iç yüzünde ürperten tüylerin en büyüğü
baygın bir şekilde ağızla alınırken
üzerine soğuk bir su içti tribus
ardınca pek çok söylenti çıktığında
şapka sıcak başını kavradı
okşadı oklarını kanatsız bir melek
gözlerinin evsahipliğinde kızıl gerdan
yumurta akına doğru uzanırken
uygar bir şey bu, denildi, medeni ayrıca
şehrin ilk ışıklarıyla metodu seçmiştim
avucumda ilk günahın sabrını yaşıyordum
yumuşak, ıslak ve canlı
tekrarı olmayan bir gösterinin sonunda
ince kurşuni bir tele uzunca basan ele
yalnız tenörün sesi ulaştı
ilk gün kadar beyaz oluncaya dek
muşambaya serildi kırmızı
renklerin yürüdüğünü gördüm
o gün ben yürüyen renkleri seyredip
göğün sıkıcı mavisine ittim nefesimi
bir kuşun talihsiz kanat çırpışına karıştı ah
sandalye boşaldı
bulut boşaldı
otlar boşaldı
alem boşaldı tutulduğu hortumla
avucumdaki varsayımı düşürdüm
gitti, gitti ve bir taşa çarpıp kırıldığında
acıdı bile diyemedim
kalbimden bahsedemedim
ben kimseye bir şey diyemedim
dans biterken terli görünmezliğin
ekşi bir tadı yayıldı damağıma
uçları bağlı sinirlerimi toplayıp
siyah bir çantaya uzandım
her şey deriydi, ince bir deri, kalın
orta boy, uzun, yalnızca bir deri
öpüp başıma koydum ellerimi
vaktiydi deliliğin bloklar felci
üflenen ruh kadar görünmez kalbi
avuç içindeki göğsün çarpanıydı
ses verdi iki göz dört çeşme dertstanbul
tam orta yerinde yetmişlerin ruhu
yangın merdiveninden fırlattı kitaplarını
bir ses tüm apartmanı ele geçirirken
başı okşanmamış taşlar buldum kendime
diktiğimde çoktan meydan benimdi
kızıl kıyamet gaz bombalarında adsız art
düşüncesiz bir elbise kadar da sanat
doldu avuçlarıma roma’nın son yağmurunda
kitap bitti
kül dağıldı
otlar kurudu
güneş ’vakit benimdir diyene’ kadar
ısındım çiçekleri arasında
nasılsa toprağa karışacaktı bu sıcaklık
donma derecemi ölçen ele öykündüm
uzun parmağıyla çizene kadar
kızıl bir şey kaldı aklımda
dans bitip dağılan kalabalık yürürken
son kez öpüp koydum başıma ellerimi
ve ravel
ravex doğruluğuyla ayağını uzattı sehpaya
düşen tek sayfayı çevirince rüzgar
sakindim
duygularımın katili ayna
havaifişek seviciliğiyle göründü
kırmızı su aktı
ve duruldu.
5.0
100% (3)