Ben merd-i meydan
yani toprağın ve kanın gürzü
güllerin bin yıllık mezarı bendedir
yukardan bakarım efendilerin pusatlarına (i.ö)

...


...



’’mayın gibi döşenmiş kor bakışlar
şimdi bu dönekliğin hesabını kuşatmış feryatlar.
öpmek ihaneti
gelmeyen güz’ü fitilleyerek..
sevmek
ki sevmeden âzâde yüreklerimiz..’’

___

tufandı
ıtır kokan asfaltların kıvranması..

ölümdü
azrail’in görünen sureti..

gün olur gelir sabır
gün olur şahbaz çocuklu bakışlar!
yanmış yıkılmış ocaklar..
kibirden damlayan kan!
umudu üryan kadın !
hıncını dişlerine kilitleyen adam!

şahit olsun manası derin toprak
bu yollar ..
her gün doğan bu güneş
nice öfkeyi şavkında barındıran
bu ay..

ağzı sır dolu sabahlar
boşanır omuzlarıma..

bilmezki yılların bin yıllık haykırışı
bendedir..



...




bundandır yaprak ile yağmurun
aşk’ı..
bundandır kutsal bildiğim
gerçek..
bundandır ıssız perçimlenmiş
avazım..

ve damla damla
yorgun çocukların alnından
ant içen
bir sevda kuşudur bu..
saçlarında bahar çiçekleri
savuran
genç kızların şakımasıdır bu..


dağ, taşı uykusundan arındıran
sahi neydi bu vakitsiz
hengame?
neydi minnetsiz mücadelem..

ben kavgamı kırık bir ağızdan yazdım
yüzüme vururken ay kırıkları
sancımadı kof dividim..

ağır ceza rüyalarım...
çatımda ağzı gergin mahkumiyetim bunlar..





çünkü alnımda deccal atığı mühürler
yurtsuz
suskun yaslı
..


....

’’ateşe düşmüştür kan gülleri, ince ince susarız
satarız ruhlarımızı..’’


Belma.