4
Yorum
26
Beğeni
0,0
Puan
2401
Okunma

tenine huzur-u saadeti
kan kırmızısı gibi ben biçtim
endamına evvelden zırhı
müptela ben kıldım
hazırım mevzindeki aşka tesbih tanesi gibi düşmeye
ki şikayet etmezdim bilirsin
şimdi
makamımdan gülüşü dar ağacına asılı bir vebâlim ..
...
ve şehrin tüm dergâhları
saf tutulası kalabalıklarda
o masumiyeti aylak şafaklarda cehennem etti
ağır kanamalı bir şiirin kabuğu bu efkâr
öyle derinki amansız savrulur durur kader
kalanımız yanımızda kehribar bir yalnızlıktır
artık...
...
kıran kırana bir savaş
gözlerin kadar yas’lı..
bakma bana
benim göğümün makberi yok
mabedim kırılgan..
avlularda o ’ses’yok
...
sızım..
kalplerin karanlık olduğu diyarda
yusufun yırtık gömleğinde sancıda
harfsizim..
devrilmişken koca bir dağ yamacıma
boğazımda ağır kelâmlar dar ağacımda
’’kendi çukurunda kuruyan
’su’ gibiyim..’’
Belma.