I)

Sana insanı sorarlarsa
Suyu anlat.

Suya sağdığın ruhunu kurut
"Unutursak kalbimiz kurusun" diyecekler.
Unutacaklar ve kalpleri de kuruyacak

Sen iyisi mi otuz beşinci bir mezar kaz
Devletin silahları ile göm beni
Serin saçlarını ser
Senin tut beni

II)

Yaşamayı seviyorsan
Niye bu kadar çok konuşuyorsun?

Az konuş
Çok yürü.

Kaç çeşmeden su içiyorsun?
Kaç göçmen tanıyorsun?
Bir ülkem var diyorsun.
Etrafındaki halkların kaç şarkısını biliyorsun?
Dağları tanıyor musun?
Dağlar seni tanıyor mu?
Hürmetler karşılıklıdır; biliyorsun değil mi?

Cehennemin dininden geçtim
Bir kızım oldu
Cizre koydum adını
Seni bir şizofrene verdiler
Dünyanın yarısı seninle döndü, gitti.
Olmadı.


III)

Babil bahçelerini anlatırdın bana
Tutunduğum her şeyi bıraktım
Dokunmuyorum artık
Ellerime bakıyorum
Kaderimi okuyorum.
Bitlis Hizan’da annem
Bana ne olduğunu bilmiyor annem.
Beyaz örtüsüyle kameralara konuşuyor.
İki dakikalık bir bültende geçiyorum önünden
Saçlarım güzel mi?
Saçlarımı uzasın diye Kars çayına sarkıttım.
Suya lağım bağlamışlar
Gittim; ıslak alnımı secdeye koydum.
Arınıp yöneleni gördün mü?
Ben görmedim.
Anladım.
Yaşamak kirlenmektir

Eskiden bakıp geçerdim
Şimdi sadece geçiyorum
Saate bakıyorum.
Ceplerim tıklım tıklım peçete
Silip silip atıyorum ömrümü
Buna yabancılaşmak diyorlar
Ben alışmak diyorum.
Alışan herkes çürür diyorum
Anlamıyorlar



IV)

Ormanda birlikte koşan kurtları düşün
Ayrılmaktan korkma...
Şattülarap’ta buluşuruz.
Nasıl olsa aynı ölüme döküleceğiz
Benden soracaklar sana
Ebter olduğumu söyle
Senden sorduklarında ise razıyım diyeceğim.
Gözlerinin ışığından razıyım.

Zehri şifa yapan dozu dediler
Yara bere içindeki göğsümü basıyorum o simsiyah saçlarına.
Kumu anlat onlara
Çamuru anlat.
Kötü olduğunu tanımanın dünyayı!
Ve artık dua etmeyi bıraktığımı...

Bizi sorarlarsa
Çölden bir avuçtan fazla içmediğimizi anlat.

Gam yeme sevdiğim.
Sert bak
Dik dur
Gerilla sözünü hatırla!
"Ciddi ol ve gülümse"
Ve dik elindeki fidanı
Kıyametin koptuğunu görsen bile..."

K a d i r B a l