3
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
979
Okunma

karanlıktı,
çıkaramadım tam olarak
ağzım acı ve küsuratlarıyla doluyken
her şey karanlık ve pisti;
terdi.
sakin bir göl kıyısına aldanmış gözlerin yalanıdır, biliyordum da
yeniden duydum:
’kirliydim,
kalbim kimyasal bir atık parçası
zihnim darmadağın
zekamı öğüten becerikli bir bürokrasi
uzunca zaman inançlarım yanılgı
arzuyla yanıp tutuşan parmaklarım kaba
dilim damağım dudağım kirli bir paspas
nasıl da yaşıyormuşum oysa ki;
hâlâ cılız bir umudun olması şaşılası! ’
yalnız, yazısı güzeldi
cılız bir ses, dokunuş
küçük öpüşlerle kapanmayan yaralardan
geriye yalnızca güzel bir yazı kalıyor
benmişim karanlık ve kuytu
her şeyi mahveden yine benmişim
arzuyla iyiliği ve sevgiyi kirleten
değilmişim başkası, o diğer olanı
uzun zamandır duymadığım heyecanları
nasıl zevkle delip deşiyor umursamazlık
ve böylesine o başkası olamamak
oysa ben buyum;
bilinen diliyle karanlığı aydınlığın
geveze ahlaksızlığı sevginin
jilet gibi kesemediğim için kalpleri,
iz bırakamadığım için hep bir başkası
olmalıymışım o hiç bilinmeyen karakteri
kendimin pul kadar değer yokken
ve hiçbir kol anmadığı için göğsümü
sineye çekmeliymişim de, yine geç kaldım
bin karanlıklar içinden bir aydınlık umuduyla
yeniden yandığım güne döndüm yüzümü
astarı olmayan bir ağlayış çok yakınlarda
onca gün, uykusuz ardı ardına geceler
elimde kalan bir kuş kafesi
bir kuşum vardı, yaralı ama kanatlı
bir kanadında korkuyu taşırken
diğerinde umudu yük edinmişti
ateş eden gözlerinden geriye
sakin bir göl kıyısı yerini almış manzara
her şeyi o kıyı kenarında anlatıp
orada kalabilirdi her bir tereddüt
fakat nasıl da susmuşum, susamışım
kaderim bu, susarım, arzuyla yanarım
azat etmeden önce geriye bende kalanı
yine de arzuyla saatleri seyrediyordum
şimdi öylesine halsiz ve haksızım ki
gözleri tereddütle mavi göğe bakarken
kırmızı bir kutuyu saklıyorum sıcacık
içine sinmiş iki nefesi aralamak için
can atıyorum bu ara yine arzuyla dolu
makul bir sindiriliş içerisindeyim
kamera en son beni gösterene kadar
kaçamıyorum kendimden
ilkeli nice kitabı sağlı sollu dağıtıverdim
orta yerimde bir boşluk kalana kadar
yandım arzunun dipsiz kuyusunda
kirdim, bir parça idim ve ter
tomurcuklarına saçıldı kaderin saçları
boş kafese doldururken her bir nefeste
arzuyla nefret edilen görüntümü
arzuyla sarılmamış vücuduma öykündüm
gündü yaşadık
şükür bir gün daha eskidi, eksildi
kendime olan bu özlemin hayalinden
gündü konuştuk
yalnız iki kelime yetti temenni için
sağ olsunlarda kırıldı en çok kalp
gündü bildik
ne çok bilmişçesineydi sahte sözler
ıslanmıyordu bile dudaklar
gündü öptük
arkasını dönüp baksaydı görecekti
bir dağın gölgesiydi adam
gündü sevmiştik
tenden öte canlara can olmaktı arzu
keyfine saatler çıkardılar her bir şey için
şimdi geriye hissiz ve cılız bir ateşin
namı kaldı birkaç vakit daha görünecek
hislerim hiç yanıltmadı beni
yağmur birkaç gün geç gelecekti
toz tutacaktı parmaklarım yine
cılız bir sesle sevilecektim
kılıfına uygun bir başkası olacaktım
ben; yeni bir kayıp daha niceleri gibi
zaruri bir ihtiyaç gibi hatırlanırken
duygusuz bir merhaba sarılacaktı
merhamet tamtamları ardınca
saçları hâlâ ıslak kalbimin çocuğuna
güzel, bir memleket otobüsü kadar
yoğun hislerle savrulurken şarampole
itirazdı dik olan, bir o aşk gibi yanar
masum arzunun hazzıyla karambole
karanlıktım
çıkamadım, kıramadım kabuğumu
ağzım acı ve küsuratlarıyla doluyken
kötüydüm, pis idim, ter idim
alışıktım ne de olsa
böylesine aşağılık bakışlara
terden donmuş omuzlara
bir cümle kuramayan
yarım ağızlı sevgi masallarına
zamanın evveli de ahiri de aynı
kaldıysa tadı tuzu sana kalsın
-yalnızca yazın güzeldi
5.0
100% (4)