„Tarih 19 Aralık 2002
Ankara‘da, Mehmet Sevigen’in evi;
Tayip Erdoğan Milletvekili olmadığı için,
Cumhurbaşkanı Necdet Sezer red etmiş
onun „Başbakanlık“ talebini,
Abdullah Gül ise o an Başbakan,
böylece kızağa alınmış Tayyip Erdoğan

CHP Genel başkanı Deniz Baykal ise;
“Tayyip Erdoğan‘ı Başbakan yapacağım!” diye
tutturmuş-da-tutturmuş.
Onu;
„Çok tehlikeli bir oyun bu!“
Diye uyaran Zülfü Livaneli;
“Erdoğan herhangi bir kişi değil;
bütün tarikatlarla birleşebilir,
Erbakan’ın yerine seçilecek bir siyasetçi!
Arkasında Amerika var vede Avrupa‘nın desteği,
program ise „Ilımlı İslam Cumhuriyeti“.
Sizin dediğiniz gibi bu ikişi
iki ayda gitmeyecek;
tam tersine, bu odada bulunan herkesin
siyasi hayatını bitirecek.”
Demiş-demişte dinletememiş ama ne etsin?"

Ben her zaman olumlu gözlük takar
„Eğer öyle olmasaydı da…“ olasıllığı ile
olaya şüpheli gözle bakar,
çalışırım tersini kestirmeye;

„Reiz olmasa()
ne Cemaat, ne Hain İmam, ne Pensilvanya
nede Paralel Devlet çıkmazdı ortaya.
Hâlâ devlet içinde "Gülenci"ler,
-yani hain, yani yeni dinciler-
palazlanırlardı daha da.
Çok şaşa Reis, eline sağlık valla!

Bahçeli olmasa
Mecliste „Çoğunluk" sağlanamazdı,
OHAL uzatılamazdı,
böylece
bölünmezdi Me-He-Pe
aydın ve laik "Milliyetçi" yürekler
İyi Parti‘de birleşemezdiler,
aferin Bahçeli sana!

Deniz Baykal olmasa;
Birinin 2 sahte diploması, Cemaat‘le ortaklığı,
ailesinin talanı, kendisinin yalanı,
partisinin kap-kaç‘çılığı, Cami-Medrese-Ulema şeriatçılığı,
yobazın Atatürk düşmanlığı, yancı medya ve basının yalpaklığı
rantcıların kaypaklığı ortaya çıkmazdı!
Cümbür-Cemaat
Cumhur İttifak
kurulamazdı
ve
ne Suriye-Arap gizli istilası çıkardı gün yüzüne,
nede bunca seçimi kazanırdı Ce-He-Pe!

Öyleyse biz;
"- Bravo Baykal, aferin Bahçeli, çok yaşa Reiz!" diyeceğiz,
vede
bu "Pislikler" üstüne
onların heykellerinizi dikeceğiz.

Ama
bir kocaman "Aferin" de sana,
Kara Zurna,
harikasın valla!